İmdada Yetişen Kapitalizm

İçinde bulunduğumuz kriz, serbest girişimin sosyal değerinin güçlü bir hatırlatıcısı oldu.

Aman bilmez Covid-19 salgınına dair ufukta görünen olumlu birkaç gelişme arasında, ağır koşulların bize asıl neyin önemli olduğunu hatırlatması sayılabilir. Aynı tas aynı hamam anlayışından, bulunulan yerde kalma anlayışına geçerken neyle yaşayıp yaşayamayacağınızın kısa süre içerisinde farkına varıyorsunuz.

Günlük hayatımız için doğru olan şeyler politika için de doğru. Artık kültür savaşlarının patlama noktası mevzusu lüzumsuz görünüyor. Kimse Amerikan hükümetinin koronavirüs görev gücünün “çok solgun, erkek ağırlıklı ya da yorgun” olduğuna dair şikayetlerde bulunmuyor. Aslında, bazıları bu şikayetleri dile getiriyor. Fakat bu argümanlar, olması gerektiği gibi, ciddiye alınmıyor. Aynı berraklaşma etkisi ekonomi tartışmalarında da görülebilir. Kapitalizmin geleceğine dair düşünceli tutum, pay sahibi/hissedar önceliğiyle alakalı sorunlar ve sermaye kapitalizminin faziletlerinin tartışılması, küresel ekonomi komaya girmişken konu dışı kalıyor.

Tartışma ortamındaki bu sakinlik, bazılarının sermaye sahipleri konusunu şimdi gündeme getirmeye çalışmasını engelleyemedi. Geçen ay Financial Times a yazan, Davos sirk müdürü ve jet sosyetenin güvenilir genel geçer bilgi kaynağı Klaus Schwab Covid-19’u “sermaye kapitalizminin turnusol testi” olarak tarif etti. Firmaların, menfaat sahiplerinin çıkarlarını korumanın ötesinde sosyal bir sorumluluğu olduğu fikri, koronavirüs gelmeden önce yönetim kurulları toplantılarında revaçtaydı. Geçen sene, o zamanlar J.P. Morgan’ın patronu Jamie Dimon tarafından yönetilen Amerikan kurumsal şirketleri lobi grubu; İş Dünyası Yuvarlak Masası, “kurumsal bir şirketin amacı” konulu bir metin yayınladı. Neredeyse 200 CEO tarafından imzalanan metin, tüm kurumsal şirket “menfaat sahiplerine” hizmet etme yeminiydi.

Koronavirüs, bu yaklaşımı değerlendiren firmalara dair sembolik de olsa birçok kanıt sundu. Örneğin Fransız lüks ürün devi LVMH, parfüm fabrikalarında el dezenfektanı üretmeye başlayarak insanların takdirini kazandı. Uber sağlık çalışanlarına bedava yemek ve seyahatlerde kullanılmak üzere indirim imkânı verdi. Bazı CEO’lar çalışanlarla dayanışma adına maaşlarından bile feragat etti.

Her ne kadar büyük şirketlerin yaptığı bu düşünceli işler hoş karşılansa da çok ses getirmiyor. İçinde bulunduğumuz kriz bize sadece bir tür “iyi kapitalizm”in değil, “kapitalizm”in sosyal değerini hatırlatıyor- nokta. Ekonomiler, Covid-19’un yayılma hızını azaltma çabasıyla küçülürken, kimse “kurumsal şirketlerin sosyal sorumluluğu” konusunda endişe duymuyor. Bunun yerine odak noktası, işler ve kar. Firmalar ayakta kalabilir mi? Müşterilerini memnun etmeye ve işçi çalıştırmaya devam edebilirler mi? Önemli olan sorular bunlar.

Kriz sürecinde bazı firmaların ana fonksiyonlarını yüksek düzeyde gerçekleştirebilme becerileri: Amazon’un temel ihtiyaç ürünlerini kapımıza kadar getirebilmedeki etkinliği, iletişim firmalarının bize sosyal mesafeli sosyal bir hayat sunabilmesi ve her şeyden öte ilaç firmalarının tedavi, daha iyi test ve aşı bulma çabasındaki ustalıkları, öne çıktı. Tüm bu durumlarda hissedarlara sağlanacak maksimum faydayı gözetmek, kriz öncesi görünebileceğinden çok daha az asalakça ve toplumun geniş faydasıyla çok daha uyumlu görünüyor.

Herkes olaya aynı açıdan bakmıyor. Sol ve sağ tandanslı çok insan krizi başkaca bir kapitalizm inşası için fırsat olarak görüyor. İlgilendikleri Schwab, Dimon ve diğerlerinin desteklediği yönetim kurulu kültürü değişikliği gibi ehemmiyetsiz bir şey değil. CEO’ların merhametli davranmasını umut etmek yerine, devlet eliyle bir değişim arzu ediyorlar – ve virüsün yarattığı ekonomik yıkım bu gündem için uygun ortamı sağlıyor. Örnek vermek gerekirse, ABD’nin havayolu endüstrisinin borçlarını yüklenmesi, geri alımlar ve kar paylarına kısıtlamalar getiriyor. Koronavirüs sonrası, Amerika’da, zorunlu hastalık iznine karşı argüman bulmak epey zor olacak. Geniş sağlık hizmeti tartışması kesinlikle büyüyecek.

Hal böyleyken, pandemi sonrası, Amerikan kapitalizminin sivri uçları törpülendiği takdirde, menfaat sahipleri güruhunun ortaya koyduğu görüşlerin bir onayından ziyade yadsınması söz konusu olacak. Eğer firmaların bir işi farklı şekilde yapmaları isteniyorsa, yasa çıkarmalısınız. Ve eğer bunu yapamıyorsanız, kötü aktörleri doğru işi yapmaya mecbur edin. İnsanlar hangi firmaların koronavirüs mücadelesine destek verdiği ve hangilerinin vermediğini zihinlerine kaydediyor. Hissedarlarının çıkarlarını koruyan CEO için, firmanın ahlak terazisinde doğru tarafta yer aldığından emin olmak, şu an verilebilecek en kolay kararlardan.

Menfaat sahibini gözeten kapitalizm, ortalık güllük gülistanlıkken, cılız ve faydasız bir kavramdı: bilançodaki nihai kâr zarar dışındaki mevzulara eğilmek için zamanı varken, kurumsal yönetici sınıfının bir arzusuydu. İçinde bulunduğumuz kriz sadece bu fikrin ne kadar gereksiz bir lüks olduğunun değil, ayrıca serbest girişimin sosyal değerinin güçlü bir hatırlatıcısı oldu.

Oliver Wiseman

The Critic dergisinin ABD editörü

16 Nisan, 2020

Kaynak: City Journal dergisinden alınmıştır.

Orijinal metne aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

 https://bit.ly/2SkH4xO


Önceki İçerikHayatı Ve Ardında Bıraktıkları Ile Bahaeddin Ögel
Sonraki İçerikİlk ve Ortaöğretimin Finansmanı Alternatif Bir Kamu Politikası Önerisi