Özgür toplum özgür insanlara dayanır. Özgür toplum insanların kendi hayatlarını kendi istedikleri gibi yönetmekte özgür oldukları toplum demektir. Özgürlüğün reddi kişinin değerli bir hayat yaşama -ve mutlu olma- şansının reddedilmesi anlamına gelir. Eski bir Amerikan Yüksek Mahkeme yargıcının söylediği gibi, ‘’bir kimsenin özgürlüğünü tanımamak hayatını yaşamaya değer kılan her şeyi ondan almaktır.’’
Özgür toplumun temel taşları özgür ve özerk ahlâkî failler olarak bireylerdir. Böyle bir toplumda bireyler kendileri için anlamlı olan bir hayatı kurmaya muktedir ve ehil failler sayılırlar. Onun içindir ki, kişinin özgürlüğüne saygı her bir bireyin başka herkese karşı ileri sürebileceği temel bir ahlâkî iddiadır. Başka bir deyişle, nasıl yaşayacağına kendisi adına karar vermesi için her bir bireye geniş bir kişisel ve ekonomik özgürlük alanı tanınmalıdır. Bu da, her bir bireyin kendi amaçlarını kendi istediği şekilde gerçekleştirebileceği bir ahlâkî alanın korunmasını gerektirir Bu koruma da ‘’hayat, hürriyet ve mülkiyet’’ hakları ile bunların açılımı niteliğinde olan diğer sivil haklar ile sağlanır.
Bireylerin kendi varoluşları üzerinde münhasır kontrole sahip olmaları ve hayatlarını kendi iyi anlayışlarına göre serbestçe yönetmeleri gerektiği fikri, özgürlükçü düşünce geleneğine mensup olan düşünürlerin farklı biçimlerde tekrar tekrar dile getirdikleri değişmez bir temadır. Sosyal ve siyasî düşüncede özgürlük geleneğinin günümüzdeki önde gelen temsilcilerinden biri olan Amerikalı filozof Loren Lomasky (d. 1947) bu düşünceyi, merkezine ‘’proje-izleme’’ kavramını yerleştirdiği bir yaklaşımla teorileştirmiştir. Lomasky’nin PERSONS, RIGHTS, AND THE MORAL COMMUNITY (1987) adlı ünlü eserinde üzerinde odaklandığı sorun bu kavramın açıklanması, temellendirilmesi ve temel haklarla olan bağlantısıdır.
Lomasky ‘’proje-izleme’’ kavramıyla, bir ‘’iyi’’ anlayışına sahip olan bireylerin hayatı kendileri için anlamlı kılan, kişisel olarak değer verdikleri özel projelerini gerçekleştirmeye kendilerini adamalarını kastetmektedir. İnsanlar genellikle temel önemde saydıkları kişisel amaçlara bağlanmak suretiyle kendileri için tutarlı hayatlara ulaşmak için çalışırlar. Lomasky’ye göre, ”(l)iberal bir siyasî düzenin yurttaşları haricî bir otoritenin kendilerine hizmet etmeyi buyurduğu amaçların hizmetkârları olarak değil de kendi projelerini belirleme ve onlara göre hareket etme otoritesine sahip olan failler’’dir.
Bu nedenle her proje-izleyicisi özgürlüğe ve temel haklara ihtiyaç duyar; temel haklar proje-izleyicisi bireylerin ahlâkî alanlarının normatif güvencesidirler. Lomasky’ye göre, insanların özgürlüğe ve dolayısıyla haklara ihtiyaç duymalarının nedeni onların mensup oldukları şu veya bu kültürün değer verdiği belli bir iyi anlayışına bağlı olmaları değil, kendilerinin bir ‘’iyi’’ anlayışına (iyi hayat ve iyi toplumun ne olduğuna dair bir anlayışa) sahip olmalarıdır. Lomasky bu arada Kant’ın ünlü kategorik buyruğunun ‘’her bir proje izleyicisinin kendi projelerine özel bir kişisel değer veren bir varlık olduğu ve kişilere saygının onların proje-izleyiciler olarak hareket etmekten alıkonmamalarını gerektirdiği’’ anlamına geldiğini de belirtmektedir.
Kant’ın kategorik buyruğunun iki ayrı fomülasyonu vardır. Biri, ‘’öyle hareket et ki, eyleminin ilkesi genel bir ahlâk düsturu olsun’’ şeklindedir. Diğer formülasyonda ise, ‘’insanlara hiçbir zaman bir araç olarak değil, daima bizatihi bir amaç olarak muamele et’’ buyurulur. Lomasky’nin burada atıfta bulunduğu bu ikinci formülasyondur. Aslında, kişilerin başka kişiler veya grupların amaçlarını gerçekleştirmelerinin bir aracı olarak kullanılmasının caiz olmadığı, başta Robert Nozick (1938-2002) olmak üzere özgürlük geleneğine mensup düşünürler için buyurucu nitelikte bir prensiptir.
Başka bir çağdaş özgürlük düşünürü Erick Mack (d. 1946) ta aynı düşünceyi yine kendi tarzınca ifade etmiştir. Mack’a göre, her bir bireyin kendi iyiliğini ve iyi hayat anlayışını kendi tercih ettiği şekilde gerçekleştirmeye çalışmak konusunda doğal bir hakkı vardır. Herkesin değerli bir hayata ilişkin kendi anlayışını başka bireylerle gönüllü etkileşim yoluyla gerçekleştirmeye çalışmak özgürlüğünü koruyan bir düzen insan doğasına uygun olduğu gibi, her birimizin ayrı birer birey olarak değerimizi de tanır. Yine Loren Lomasky’nin yazdığı gibi, esasen ‘’özgürlük haklarının toplumun ahlâkî sisteminin belirgin bir unsuru olmadığı medenî bir düzen tasavvur etmek zordur.’’
(Diyalog, 22 Aralık 2024)