Sivil din (civil religion) 18. yüzyılda Jan Jack Rousseau’nun icat ettiği ve Amerikalı sosyolog Robert Bellah’ın 1960’lar ve 70’lerde yeniden yorumladığı siyasî ve sosyolojik bir terimdir. Sivil din modern devletin
Mustafa Erdoğan
Mustafa Erdoğan lisans ve lisansüstü eğitimini Ankara Üniversitesi Hukuk
Fakültesi’nde tamamladı; 1991’de Doçent, 1997’de Profesör oldu. İdarî yargıda
(1983-85), Ankara Üniversitesi (1985-1990), Hacettepe Üniversitesi (1991-2010) ve
İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde (2010-2016) öğretim üyesi olarak çalıştı. Çeşitli
tarihlerde Prof. Erdoğan Amerika Birleşik Devletleri’ndeki muhtelif üniversiteler ve
düşünce kuruluşlarında misafir araştırmacı olarak bulundu.
Türkiye Bilimler Akademisi’nin aslî üyesi olan Prof. Erdoğan’ın başlıca eserleri
şunlardır:
Hukuk ve Adalet (2. b., 2022); Liberal Perspektif (2021), Türk Anayasa Hukuku (2. b.,
2019), Anayasa Hukukuna Giriş (2. b., 2019), Özgürlük, Hukuk ve Demokrasi (2018),
İnsan Hakları: Teorisi ve Hukuku (5. b., 2018), Türkiye’de Anayasalar ve Siyaset (9.
b., 2016), Anayasal Demokrasi (12. b., 2015); Aydınlanma, Modernlik ve
Liberalizm (2006); Anayasa ve Özgürlük (2002); Demokrasi, Laiklik, Resmî
İdeoloji. (2 b., 2000)
Son zamanlarda Türkiye’nin yargı düzeniyle ilgili skandalların ardı arkası kesilmiyor, bir skandal unutulmadan bir yenisi gündeme geliyor!Hatırlanacağı gibi, üç hafta kadar önce İstanbul Anadolu Adliyesi Başsavcısı Hakimler ve Savcılar Kurulu’na
Bugün Türkiye’nin seçkin bir sosyal bilimcisi, benim de hocam olan Prof. Dr. Ergun Özbudun’dan bahsetmek istiyorum. Kendisi maalesef 1 Kasım günü hayata veda etti. Aynı gün Ankara’da kendisini toprağa verdik.
İstanbul Anadolu Adliyesi Başsavcısı İsmail Uçar’ın yargıda rüşvet iddialarıyla ilgili olarak Hakimler ve Savcılar Kurulu’na gönderdiği mektup Türkiye’de ‘’mahkemelerin adalet dağıttığı’’na ilişkin zaten pek de kuvvetli olmayan inancın iyice zayıflamasına
Son iki yüzyılın önde gelen politik değerleri arasında demokrasi popülaritesi açısından ilk sırada yer alıyor. Tam da bu gerçek, yani demokrasinin günümüzün en popüler siyasî değer veya ideal olması, onun
I. Özgürlük Araştırmaları Derneği'nin (ÖAD) kuruluşunun 3. yılı içindeyiz. Bu vesileyle, bizi ÖAD'yi kurmaya yönelten temel düşünceler ve ÖAD'nin kuruluş amaçları hakkındaki kişisel görüşlerimi okuyucularla paylaşmak istiyorum. Hatırlarsanız, ÖAD'nin kurulduğu
Geçen haftanın hukuk ve siyaset gündeminde peş peşe yaşanan iki önemli gelişme vardı. İlki, ByLock kullandığı için Türk yargı sistemi tarafından ‘’FETÖ üyeliği’’ suçlamasıyla hapse mahkûm edilmiş olan Yüksel Yalçınkaya’nın
Türkiye toplumunda hukuk hakkındaki baskın düşünce, hukukun devlet tarafından vazedilen emirler ve yasaklardan ibaret olduğudur. Bu sokaktaki vatandaşlar arasında olduğu kadar, devlet ve siyaset adamları, bürokratlar ve ‘’aydınlar’’ın çoğu arasında
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 26 Eylül’de Gülen Cemaati mensubu veya sempatizanı oldukları için yargılanıp hapis cezasına çarptırılmış veya halen yargılanmakta olan onbinlerce kişinin akıbetini etkileyebilecek önemli bir karar verdi.
Günümüzde siyasî partiler ‘’demokratik siyasî hayatın vazgeçilmez unsurları’’ olarak görülmektedirler. Bunun temel nedeni, modern demokrasilerin doğrudan-demokratik değil de temsilî rejimler olmalarıdır. Temsilî demokrasilerde ise, tabiatıyla, yurttaşların siyasete katılımı esas olarak