Muhafazakarlık ve Liberallik, temelde farklı siyasi amaçları hedefledikleri için uyuşmazlar.
Yüzyılın ortalarında anti-komünizmden filizlenen “Füzyonist” hareketin yükselişinden bu yana, birçok liberal, muhafazakarlarla ittifak kurdu. Söz konusu ittifakların liberal hedeflere doğru ilerlemede yardımcı olup olmadığını tartışmalı olmakla birlikte, liberalizm ve muhafazakarlığın farklı amaçlara hizmet eden, farklı politik ideolojiler olduğu ortadadır. Liberallerin ulaşmaya çalıştığı özgürlük, özellikle de muhafazakarların korumaya çalıştığı geleneksel değerleri ve kalıpları alt üst eder.
Özgürlük ve Kültür Kalıpları, Kurumlar ve Değerler
Liberal siyaset felsefecisi Robert Nozick klasik kitabı “Anarşi, Devlet ve Ütopya”da “Özgürlük geleneksel kalıpları alt üst eder.” tabirini kullanmıştır. Demek istediği aslında, eşit servet dağılımı veya belirli bir yaşam standardı vermek gibi herhangi bir sosyal modelle başlasak da insanlara bireysel otonomi ve tercih tanındığında eninde sonunda bu model başladığımız noktadan farklı bir modele evirilecektir. Öyleyse, ilk modeli muhafaza etmenin ve insanların özgürlükten sapmamasını sağlamanın tek yolu insanların özgürlüğünü kısıtlamaktır. İnsanlar özgür olduklarında, özgürlüklerini öngörülemeyen şekillerde kullanarak eski modelin yerine yenisini kuracaklardır.
Bu, kendini liberallerin müttefiki gibi gören muhafazakarların yanı sıra muhafazakârlar arasında müttefik arayan liberaller için de bir sorundur. Siyasi muhafazakarlık, nihayetinde belirli kültürel kalıpları ve kurumları muhafaza etmek ve aynı zamanda “geleneksel” yolları tercih etmekse, o zaman özgürlüğün yıkıcı doğasıyla gerilim içindedir. Özgürlük bu düzene karşı geldiğinde veya insanların geleneksel işleyişi terk etmesini kolaylaştırıp müsaade ettikçe, muhafazakârlar da tercih ettikleri sosyal ve ekonomik düzen modelini korumak için özgürlüğü kısıtlamak zorunda kalırlar.
Kültür süregelen tercihlerin örüntüsü ve bu örüntünün sonucunda oluşan davranışlardır. Yine de bu süreklilik mutlak değildir ve kültürel örüntüler yani kalıplar sürekli değişmektedir. Eskiden American Top 40, rock’n roll müzikle doluydu ama tercihler değişti ve listeler artık daha çok hip-hop ve R&B şarkılarıyla dolu. Beyzbol eskiden “Amerika’nın eğlencesi”ydi ama şimdi futbol “Amerika’nın oyunu”. Eskiden “havalı çocukların” asitle yıkanmış kot pantolon, annelerininse yüksek bel kot giydiği bir kalıp bir örüntü vardı, bu kalıp uğruna ikisi de ölüp kalabilirdi; ancak şimdilerde genç kültürün asitle yıkanmış kotlarla yüksek belli kotları kombine ettiği bir örüntüye, düzene geri döndük. Homoseksüellik önceden tabuydu, cinsel yöneliminizi kendinize saklardınız ve ortaya çıkmasından korku duyardınız. Şimdilerdeyse, homoseksüellik kültürel ana akımda.
Bu kültürel kalıplar değişti çünkü insanların tercihlerini değiştirecek özgürlükleri, bunları hayata geçirecek zenginlikleri ve imtiyazları vardı. Kültürü sabit tutmanın tek yolu, insanların değişen tercihlerine göre hareket etmelerini yasaklamak olacaktır. En otoriter rejimlerde bile insanlar hala muhalif edebiyat, yasaklı film ve müziği ülkeye gizlice sokmanın yollarını bulurlar, aynı 1970’lerde ve 1980’lerde komünist Demir Perde’nin arkasında rock’n roll kaçakçılığının dönmesi gibi. İnsanlar, saklı tutmaları gerektiğinde bile her zaman kendilerini ifade etmenin bir yolunu bulurlar, bazı İslami ülkelerde giymenin zorunlu olduğu çarşaf ve peçenin altına renkli kıyafetler giyen kadınların yaptığı gibi.
Yarışan Düzen Tercihleri Olarak Siyasi İdeolojiler
Politik ideolojileri tanımlamanın bir yolu da onları belirli kalıpları yaratan veya muhafaza eden yönetici kurallar ve kurumlar için bir ana çerçeve olarak görmektir. Siyaset felsefesi ideolojik kaygıları, tercihleri ve sonuçları alıp kanunları ve politik organizasyonları bu değerleri desteklemek için nasıl düzenleyebiliriz diye sorar.
Örneğin, ilericiler ırk ve cinsiyet ayrımcılığından kaynaklanan güç eşitsizliklerine karşı çıkarlar, servet ve yoksulluk, patronlar ve çalışanlar vb. gibi. Bunların adaletsiz ve zararlı durumlar olduğuna inanırlar, bu yüzden politik ideolojileri var olan ilişkileri daha eşitlikçi hale getirecek hukuk kuralları ve politik kurumları aramak üzerine kuruludur. Eşitliği sağlamak devletin bazı özgürlükler ve gelenekleri kısıtlaması anlamına gelse bile. Böylelikle, eşitliği diğer değerlere tercih etmek ilerici politikalara yol açar.
Liberaller bireysel özgürlüğün değerli olduğuna (hatta siyasette en yüksek değere sahip olduğuna) ve özgürlüğe saygı gösterilmesi gerektiğine inanırlar. Bireysel özgürlüklerin zorlamayla kısıtlandığı ilişkilerden hoşlanmazlar. Liberallerin özgürlüğü bu kadar önemli bir yere koymasının farklı nedenleri vardır. Bazıları bireysel özgürlüğü erdeme ulaşmak ve onu yükseltmek için en iyi yol olarak görür. Diğerleriyse temel haklara katı bir şekilde doğal hukuk çerçevesinden bakar. Diğer bir grup, devletin otorite iddiasının ahlaki temeli olmadığına, ya da hepimizin eşit haysiyete sahip olduğuna veya sadece siyasi ve ekonomik özgürlüğün mutluluk ve zenginlik açısından en iyi sonuçları doğurduğuna inanır. Ancak hepsi liberal bir siyasi amacı, bireysel özgürlükleri maksimize edecek kural ve kurumları yaratmayı ve desteklemeyi paylaşırlar.
Siyasal bir ideoloji olarak muhafazakarlık, muhafazakarların toplum için iyi olduğuna inandığı veya tercih ettiği ekonomik ve sosyal kalıpları sürdürmeyi amaçlar. Bu yüzden liberalizmin aksine muhafazakarlık özgürlüğü maksimize eden kural ve kurumların belirlenmesiyle, yeşertilmesiyle ve korunmasıyla ilgili değildir. Onun yerine muhafazakarların kültürel değerleri ve kişisel tercihlerine uygun düşen kalıpların süregelmesini ister. Bunun yerine, muhafazakârlar kültürel değerleri ve kişisel zevkleriyle uyumlu bir toplumla sonuçlanan sosyal kalıpları sürdürmekle ilgilidir.
Örneğin bir muhafazakâr aşağıdaki inançlara sahip olabilir;
-Laiklik kötüdür ve daha fazla insan dindar olmalıdır.
-Kadınların az sayıda bebeğinin olması ve bazılarının hiç çocuk sahibi olmamayı seçmesi iyi bir şey değildir.
-Küçük, namuslu ve kırsal kentlerde yaşamak; kozmopolit ve çürümekte olan büyük şehirlerde yaşamaktan yeğdir.
-Amerikan kültürü göçmenlerin kültürlerine kıyasla üstündür ve göçmenlerin kültürlerinin Amerikan kültürünün yerini alabileceği ölçüde göç, bir tehdittir.
Bir muhafazakâr için ideal olan herkesin ya da en azından çoğunluğun onlarla aynı fikirleri paylaşması ve bunları hayata geçirmek için uğraşması ya da en azından bu fikirlere aykırı davranmamasıdır. Böyle bir durum, dünya daha fazla kişinin dindar olduğu, kadınların çocuk sahibi olmak için kariyerlerini ertelediği veya tamamen vazgeçtiği, insanların doğdukları küçük kentlerde kaldıkları, yabancıların ya ülkelerinde kaldığı ya da kendi dil ve kültürlerini tamamen terk ederek Amerikan kültürünü bir bütün olarak benimsedikleri bir dünyaya yol açardı.
Tabi ki bütün muhafazakârlar tamamen aynı inançları paylaşmıyor. Bazıları sosyal olarak diğerlerinden daha liberal ve hoşgörülüdür; hatta kendi aralarında hangi kalıpların korunmaya değer olduğu konusunda anlaşmazlığa bile düşebilirler. Ancak temel olarak muhafazakarlık “muhafaza” etmeyi amaçlamaktadır, ileriye dönük değil, geriye dönüktür, nostaljiyle doludur. Muhafazakarların bazı tercihleri, bir zamanlar ve bir yerlerde kültürel olarak baskındı ve muhafazakârlar sürekli bu günlere özlem duymakta ya da en azından kültürün o noktadan uzaklaşışını durdurmayı istemektedir. Ne var ki, duyulan nostalji romantize edilmiş geçmiştir, bir daha var olmasını istedikleri ancak muhafazakarların hayal dünyası dışında hiçbir bir yerde var olmamış bir geçmiş.
Muhafazakarlık ve Liberalizmin Esas Uyumsuzluğu
Liberallik muhafazakarlığın bir müttefiki veya fraksiyonu olarak değil radikal bir özgürlük hareketi olarak ortaya çıkmıştır. Ancak 20. Yüzyılın ortalarından bu yana, birçok ana akım liberal serbest piyasa ve anti-komünizm konularında başlarda ortak bir zemini paylaştıkları muhafazakârlar içinde müttefikler aramış ve bulmuşlardır. Liberal perspektiften, füzyonizmin akıllıca bir ittifak olup olmadığı ya da sonucunda gerçekten herhangi bir liberal amaca ulaşılıp ulaşılmadığı tartışılır. Açık olan şudur ki, bu ittifakın özellikle de Donald Trump’ın yükselişinden itibaren birçok Amerikan muhafazakarın, iktidarın sınırlanması ve ekonomik özgürlüklerden ziyade göçmenlerin getirdiği kültürel ve etnik değişiklikler ya da muhafazakarlara ters düşen değerleri savunan ya da bunlara platform sağlayan şirketler hakkında endişelerini dile getirerek bir zamanlar inandıkları liberal değerleri terk etmesiyle bu ittifakın sonlandığı açıktır.
Eğer liberalizmi, bireysel özgürlüğü maksimize sosyal ve kurumsal modelleri, düzenleri korumayı amaçlayan bir felsefe olarak; Muhafazakarlığı da muhafaza edilecek değerleri maksimize edecek sosyal ve kurumsal modelleri, korumayı amaçlayan bir felsefe olarak görürsek, bu ayrılığın nedeni daha net olacaktır.
İnsanların büyük çoğunluğunun muhafazakâr değerleri benimsediği ya da en azından ters düşmediği bir dünyada muhafazakârlar zaten iktidarda olan kalıplarını ve değerlerini başkalarına benimsetmek için devleti kullanmaya fazla uğraşmayacaklardır, çünkü bu değerler zaten kendilerini yürütüyor olacaklardır. Bu nedenle, bir süre için füzyonizm işe yarayabilir gibi göründü. Muhafazakarların çoğu serbest piyasanın yanında ve devlet müdahalesinin karşısındaydı çünkü çoğu kişinin ekonomik tercihleri ve bunların sonuçları muhafazakâr değerlere bir tehlike arz etmiyordu ve daha büyük servet birikimine neden oluyordu. Öbür taraftan solcuların güçlü devleti bir tehlikeydi. Bu, muhafazakarları ve liberalleri güçlü devlet ve regülasyonların karşısında, serbest piyasanın yanında ortak bir zemin bulmaya itti.
Toplumun değer ve zevklerinin muhafazakâr değerlerle çoğunlukla uyuştuğu bir dünyada, kendi dininin gereklerini yerine getirebilme, yaşamak istediği yerlerde iyi maaş alabilecekleri işler bulabilme vb. gibi faydalarından ötürü muhafazakârlar ekonomik ve sosyal özgürlüğü destekleyeceklerdir. Ancak gerçek bir özgürlüğün var olduğu durumda, ekonomi ve kültür asla statik değildir.
Modern Amerika’da, organize dinlerin mensuplarının sayısı azalırken, sekülerizm bir değer olarak yükseliyor. Kadınlar eğitim ve çalışma hayatında daha çok yer alıyor, daha çok para kazanıyor ve daha az çocuk sahibi oluyor. Ekonomik ve kültürel dinamizmleri şehirleri cazibe merkezleri haline getirip nüfuslarını arttırıyor. Göçmenler çoğunluğu popüler kültürde yerini alan yeni fikirler, diller, estetik tercihler, yiyecekler ve yaşam tarzları sunuyor.
Bir başka deyişle muhafazakarların tercih ettikleri kalıplar, özgürlük tarafından alt üst ediliyor. Özgürlük; insanların muhafazakarlarınkinden farklı hatta bazen radikal bir şekilde farklı yaşamayı tercih etme seçeneklerinin olması demektir. Bunun yanında özgürlük insanların zenginliklerini arttırıp seçim yapmalarını kolaylaştırdı, küçük şehirlerde orta sınıf işleri mümkün kılan eski ekonomik düzeni alt üst edip dinamizmi arttırdı.
Muhafazakârlar ya Özgürlükleri Kısıtlamak Zorundalar ya da Muhafazakarlıktan Vazgeçmeliler
Bu değişen dünyada politik muhafazakarların iki seçeneği var. Birincisi özgürlüğü reddetmek. Politik ve ekonomik özgürlüğün kendi tercihlerini sarstığını fark ederek insanları muhafazakâr değerlerle uyuşan bir hayata dönmeyi zorlamak veya o hayatı tehdit eden şeyleri yapmaktan alıkoymak için devletten özgürlüklerin kısıtlamasını talep edeceklerdir. Bu durumda muhafazakârlar, kendi değerlerini özgürlüğü maksimize etmeyi amaçlayan liberal değerlerin üstüne çıkarır ve artık liberalizmle müttefik olamaz hatta liberalizm ile uyumlu bile kalamaz.
İkinci seçenek benzer şekilde muhafazakarların ekonomik ve politik özgürlüklerin muhafazakâr değerlerle ters düşebildiğini fark etmesiyle başlayacaktır. Ancak bu sefer özgürlüklere karşı savaşmak yerine saygılı olmayı tercih edebilirler. Muhafazakâr bir bakış açısından bu ideal bir durum olmasa da seçimleri tatsız olsa bile herkesin seçme özgürlüğüne saygı duyma ihtiyacının farkına varırlar. Bu senaryoda muhafazakârlar özgürlüğün kendi davranış kalıplarını bozduğunu görse de devletin rolünün özgürlükleri maksimize etmek olduğunu bilmektedir. Ancak, bu yolu takip edersek, bir muhafazakarın politik bir muhafazakâr olmadığına dikkat ederek, onun politik felsefesi maksimum özgürlüğü korumayı amaçlıyor. Bu nedenle muhafazakarlık ve liberalizmin uyumlu olup olmadığının değerlendirilmesine gerek kalmamaktadır, çünkü artık ikisi de farklı kültürel zevklere sahip olsalar da özgürlükçülerdir.
İşte bu, esasında muhafazakarlık ve liberalizmin uyuşmazlığının nedenidir: Özgürlüklerin gelenekleri bozduğu durumda muhafazakârlar, ya devletin özgürlükleri kısıtlamasını talep edecek ya da liberalizm için muhafazakarlıktan vazgeçeceklerdir.
AARON ROSS POWELL TARAFINDAN “LIBERTY UPSETS PATTERNS-AND CONSERVATISM” BAŞLIĞIYLA İNGİLİZCE OLARAK KALEME ALINAN BU YAZI 28.092021 TARİHİNDE www.libertarianism.org SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.
Çeviren: Bilge Erbaş
Orijinal Metin Kaynağı: https://www.libertarianism.org/articles/liberty-upsets-patterns-and-conservatism