Mill, statüko savunucularının geleneksel kurumları devam ettirme isteklerini motive eden çıkarcı bir tembellikten muzdarip olduklarını belirtir. Bu tembellik kendini en açık şekilde bir hayal gücü eksikliği olarak dışa vurur. Mill
Yayınlar
Editörden, Seçim ‘’sath-ı maili’’ne girilmesiyle birlikte siyasî partilerin iktidar yarışında izleyecekleri stratejiler ve seçim kampanyalarının alacağı şekil belirginleşmeye başladı. İktidar-muhalefet ilişkileri gerilimini korurken, siyasî partiler ve blokların arasında ve her
Daha önce sanırım iki veya üç kere ‘’Türkiye Özgürleşebilir Mi?’’ başlıklı yazılar yazmıştım. Yeni seçimlerin eşiğinde olduğumuz bugünlerde aynı meseleye tekrar bir göz atmak için gayet uygun bir zamandayız. Bunun
Institute of Economic Affairs ve Özgürlük Araştırmaları Derneği iş birliği ile Eamonn Butler'ın Ekonomik Eşitsizlik adlı eseri Türkçe'ye çevrildi. Dünya üzerindeki yoksulluk meselesini ele alan bu eserde yazar, yoksulluğun nedenini
Cumhurbaşkanının 10 Mart’ta aldığı ‘’seçimlerin yenilenmesi’’ kararıyla, milletvekili genel seçimleri ile cumhurbaşkanlığı seçiminin 14 Mayıs’ta yapılması kesinleşmiş oldu. Ancak, bu şekilde seçim takvimi resmen başlamış olsa da, seçimlerle ilgili bazıbelirsizlikler
Siyasette ahlâka yer olmadığı her ne kadar insanlar arasında genel kabul gören bir görüş olsa da, siyasetin ahlâkla ilgisi olmayan bir insanî etkinlik alanı olduğu doğru değildir. Başkalarının hayatını etkileyen
Batı Amerika bin yıldan daha fazladır had safada olan bir kuraklığın pençesinde; rezerv seviyeleri tüm zamanların en düşük seviyesine çakılmış haldedir. Yaşanan kıtlıklar özellikle 40 milyon kişiye su sağlayan ve
Günümüzün son derece bağlantılı dünyasında, ifade özgürlüğü konusunda çeşitli perspektiflerin tartışılması kaçınılmazdır. Teknolojik gelişmeler, hayatın her kesiminden insanların kendilerini ifade etmesini, görüşlerini dünya çapında paylaşma şanslarını inanılmaz kolaylaştırmaktadır. Birçok akademisyen
Son 8-9 yıldır Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetlerinin siyasî avantaj elde etmek için dinî değer ve sembolleri kullanmayı alışkanlık haline getirdikleri kimsenin meçhulü değil. Daha önce yazdığım gibi, dinî değerlerin
Geçen haftaki yazımda ülkemizin maruz kaldığı büyük deprem felâketinin ilk sonuçlarının çağrıştırdığı duygu ve düşüncelerimi paylaşmıştım. Felâketin üstünden neredeyse iki hafta geçmiş olmasına rağmen arama-kurtarma çalışmaları halâ devam etmektedir ve











