Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvurunun yıldönümü ve Mahkemeye son atanan üyenin and içmesi vesilesiyle yapılan törende Mahkeme’nin Başkanı tuhaf bir konuşma yaptı. O kadar tuhaf ki, bu konuşma hakkında dindar-muhafazakâr bir
Yayınlar
Özgürlük Araştırmaları Derneği tarafından hazırlanan “Türkiye’de Liberal Değerler 2024” araştırması yayınlandı. Araştırmaya göre, Türkiye'de fiyatlardan kiralara kadar birçok alanda devletin ekonomiye müdahalesi talep ediliyor ve bu müdahale kabul görüyor. Her
Phung Xuan Vu kardeşiyle beraber yiyecek dağıtım merkezine gittiğinde tam sekiz yaşındaydı. Açlıktan karnı ağrıyordu ve endişeliydi; gıda karnesini kaybedeceğinden veya yiyecek dağıtan görevliler tarafından geri çevrileceğinden korkuyordu. Vu onlarca
Marx’ın Kapital’inin ikinci ve üçüncü ciltleri, onun ölümünden sonra yakın çalışma arkadaşı Friedrich Engels’in editörlüğünde, sırasıyla 1883 ve 1894 yıllarında yayımlanmıştır. İlginç bir gerçektir ki, 1867’de ilk ciltte sunulduğu şekliyle
Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni adlî yılın başlaması münasebetiyle yaptığı konuşmada ‘’darbe anayasası’’ndan ve ‘’üstünlerin hukuku’’ndan kurtulma ihtiyacından söz ederek bilmem kaçıncı defa muhalefete ‘’yeni anayasa’’ çağrısı yaptı. Erdoğan bu arada adalet,
Editörden,Epey bir süredir Türkiye’yi tutsak almış olan kötümser havayı iyimser yönde değiştirebilecek dikkate değer bir gelişmenin yaşanmadığı iki haftalık bir süreyi daha geride bıraktık. Ama bu elbette AKP yönetimi ve
Liberalizm dar anlamda bir ideoloji olmaktan ziyade zengin çeşitlilik içeren bir düşünce geleneğidir. Vaktiyle Gerald Gaus (1952-2020) ve Eric Mack (d. 1946) danandığı temel değerden hareketle bu geleneği ‘’özgürlük geleneği’’
Editörden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir süredir Türkiye’yi ziyaret etmesi için davet ettiği ama davetine icabet etmediğinden yakındığı Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas nihayet geçen hafta Türkiye’ye gelerek Millet Meclisi’nde bir konuşma
Malum, Abraham Lincoln ünlü Gettysburg Nutku’nda (1863) demokrasiden kısaca ‘’halkın halk tarafından halk için yönetimi’’ (‘’government of the people, by the people, for the people’’) olarak söz etmişti. Bu ifadeyi
‘’Adalet ve Kalkınma Partisi’’ birkaç gün önce kuruluş yıldönümünü kutladı. Ben de bu vesileyle, yasal konumu itibariyle bir siyasî parti olarak bilinen AKP’nin gerçekte nasıl bir toplumsal formasyon olduğunu teşhis