ÖNSÖZ
2023 yılında yaşanan büyük deprem felaketiyle sarsılan Türkiye, tuttuğu nefesini hala bırakamadı; ne demokrasi ne insan hak ve özgürlükleri, ne de ekonomi açısından rahatlayamadı. Türkiye’nin gündemi ışık hızıyla değişirken, insanlar neye üzüleceğini, neye tepki vereceğini, neyi kabulleneceğini, neye sevineceğini bilemedi. Bilanço ağır ve şimdilik pek umut vaat etmiyor.
2024 yılında Türkiye enflasyon, finansal dengesizlikler ve döviz kuru dalgalanmalarıyla boğuşurken, her geçen gün insanların alım güçleri düştü ve %50’ye yakıninsan 17bin TL ile yaşamaya çalıştı, sadece temel ihtiyaçlarını karşılamak için büyük bir mücadeleye mahkûm oldu. Çocukları okula aç giden aileleri, ya da çalışmak zorunda olduğu için okula hiç gidemeyen çocukları konuşmaya başladık.
Ekonomideki bu buhran halinin, hukuk ve demokrasiden bağımsız olduğunu düşünemeyiz. Anayasa Mahkemesi’nin kararları uygulanmadığı gibi, bizzat Mahkeme’nin varlığı bile tartışmaya açıldı. İnsan hakları ve demokrasi ile ilgili hemen hemen tüm uluslararası endekslerde Türkiye alt sıralara düştü.
2024 yılına Yerel Seçimler de damgasını vurdu. Pek çok açıdan dönüm noktası olarak kabul edilen yerel seçimlerde AK Parti, 2002’den bu yana girdiği bir seçimden ilk kez mağlup çıktı. Bu dönemde en çok konuşulan konulardan biri emekli maaşları oldu. Yoksulluk sınırının altında kalan emekli maaşları seçimlerde yoksulluğun bir sembolüne dönüştü ve AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı Murat Kurum “Yerel seçimlerde emekli maaşını oylamıyoruz” demek zorunda kaldı. Bu süreçte seçim sonuçları kadar seçim süreci de tartışıldı ve bu süreçte kamu kaynaklarının orantısız bir şekilde iktidar partisi için kullanılması, demokrasinin bir şartı olarak seçimlerin adil, eşit ve rekabetçi koşullarda gerçekleştirilmesi ilkesini tartışmaya açtı.
Yerel seçimler sonrası belediyelere atanan kayyumlar ise, bir yandan halkın seçme ve seçilme hakkının ihlali olarak görülürken bir yandan da yerel yönetim anlayışının yerini merkezden yönetimin aldığına dair bir gösterge oldu. Yerel demokrasiden her geçen gün uzaklaşıyoruz ve bu maalesef iyi değil.
2024 yılında ayrıca, siyasetteki kutuplaşmanın toplum tarafından da benimsediğine şahit olduk. Kadına, LGBTQ+ bireylere, gayri Müslimlere, Alevilere, farklı etnik gruplara karşı ayrımcı söylem yaygınlaştı. Adalet duygusunun zedelenmesinin bir sonucu olarak toplumu bir arada tutan bağlar da koptu ve toplumun farklı kesimleri arasında nefret tohumları filizlendi.
2024 yılında ayrıca sık sık farklı platformlarda ifade hürriyetine getirilen yasaklar konuşuldu. Toplumu ilgilendiren pek çok olay ve konuda yayın yasağı getirildi ve bu şekilde insanların bilgiye ulaşması engellendi. Ayrıca insanların fikirlerini ifade edebileceği, hükümetlere, toplumsal sorunlara ve diğer önemli konulara dair görüşlerini paylaşabileceği sosyal medya platformlarına erişim yasaklandı, hatta bazı platformlar tamamen kapatıldı. Böylelikle alternatif ve muhalif fikirlerin değil, sadece devletin kontrol ettiği bilgiye mahrum bırakıldık.
2025 yılı da maalesef iyi başlamadı, Kartalkaya’da bulunan Grand Kartal Otelde meydana gelen yangında 78 kişi hayatını kaybetti. Olayın yarattığı trajediye ve yangında hayatını kaybeden her bir kişinin hikayesine ayrı ayrı üzülürken, yerel yönetim ve merkezi yönetim arasında kimin sorumlu olduğuna ilişkin tartışma başladı. 2025 yılında bu felaketle bir şekilde ilişkili insanların istifa ettiğini, sorumluların cezalandırıldığını görmek istiyoruz. Kimsenin hayatı bu kadar ucuz olmamalı. 2025’in ilk ayı gazeteci, hak savunucusu ve siyasetçi gibi farklı kesimlerden insanların göz altına alınmaları veya tutuklanmaları ile geçti. Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi avukat Fırat Epözdemir, gazeteci Barış Pehlivan, Halk TV Sorumlu Müdürü Serhan Asker ve program sunucusu Seda Selek ve diğer pek çok kişi ya ifadeye çağrıldı, ya hakkında soruşturma başlatıldı, ya göz altına alındı ya da tutuklandı.
2024’ü iyi bitirmedik, 2025’e iyi başlamadık belki ama daha özgür daha müreffeh bir Türkiye için yine de umutluyuz. Çünkü daha iyi hayatları hak ettiğimizi biliyoruz.
Dr. Seval YAMAN
ÖAD Yönetim Kurulu Başkanı
Almanak 2024‘ün tamamına aşağıdan ulaşabilirsiniz.