Kitle iletişim araçlarının gelişmesi, bir yandan demokrasinin dönüşümü ve bu alanla ilgili yeni hakların tanınması yönünde etkili olurken, bir yandan da devletlerin kitle iletişim araçlarının insanlar üzerindeki etkisini keşfetmesiyle iletişim alanındaki kontrollerinin ve sınırlamaların artmasına sebep olmuştur. Daha işin başındayken örneğin modern matbaa 15. yüzyılda icat edildiğinde ve sonrasında kullanımı yaygınlaştığında, Katolik kilisesinin kitapları yasaklaması (Index Librorum Prohibitorum, Yasaklanmış Kitaplar Listesi”) hemen 16. yüzyılın başında başlamıştır. Her ne kadar okuma yazma oranı düşük olsa da ulaştığı ayrıcalıklı küçük bir kitlenin bile kötü etkilenebileceği varsayımıyla hem yasaklı kitaplar listesi yayınlanmış hem de kitap basımı için bir anlamda lisans zorunluluğu getirilerek, basım yapabilecek kişiler kısıtlanmıştır. Daha 16. yüzyılda başlayan bu sansür anlayışı ve lisans verme yetkisiyle basılacak kitapların denetimi günümüz dünyasına kadar gelmiştir. Kitle iletişim araçlarının gelişmesi ve çeşitliliğinin artmasıyla süreç çok daha karmaşık hâle gelmiş olsa da devletlerin kontrol ve baskı mekanizmaları da aynı hızda geliştiği için mücadele alanı her zaman canlı kalmıştır.
Tüm bu gelişmeler, ifade özgürlüğünün ayrılmaz parçası olan basın ve medya özgürlüğünü konusunu gündeme getirmektedir. İnsan hakları felsefesinde, belgelerde, AİHM kararlarında açıkça yazdığı gibi, ifade hürriyeti, bireysel ve toplumsal gelişmenin kilididir. Bu açıdan ifade hürriyeti sadece ifade edenin korunması ile ilgili değildir. İfade hürriyeti, insanların bilgi edinme ve gerçekleri öğrenme hakkını da garanti altına alır. Devletler bu geniş alanı kontrol etmek ve zaman zaman baskı altında tutmak isteyeceklerinden, bu özgürlüklerin korunması için sarfedilen çabanın ve geliştirilen mekanizmaların her daim canlı tutulması gerekmektedir.
Bu raporda, devletlerin kitle iletişim araçları üzerindeki etkisi ve yetkisi, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) örneği üzerinden ele alınacak, bu alanın daha çoğulcu, demokratik ve özgür olabilmesi için RTÜK yapısı ve işleyişinde ne tür yapısal reformlar gerektiği tartışılacaktır.
Dr. Seval Yaman ve Gazeteci Sibel Hürtaş’ın “Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK)” raporunun tamamına aşağıdan ulaşabilirsiniz.