BlogYayınlar

Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK)

RTÜK’ün, Türkiye’de ifade hürriyetini sınırlandıran ve baskılayan bir mekanizmaya dönüştüğü, elindeki gücü muhalif ve eleştirel sesleri bastırmak için kullandığı, bu sebeple toplumda sansürcü bir kurum olarak algılandığı söylenebilir. Özellikle, demokratik kurum ve kültürün görece zayıf olduğu ülkelerde bu güç, özgür ifadeye karşı bir silah gibi işlev görmektedir. Bu sebeple her ne kadar şeklen, yani yasa ve yönetmelikleri, üyelik yapısı, işleyişi diğer ülkelerdeki benzer kurumlardan pek farklı görünmese de uygulamada muğlak ifadeler Kurumun etki alanını oldukça genişletmektedir. Tam da bu sebeple, kurulun üye yapısı çoğulcu bir şekilde oluşturulmalı ve ifade hürriyetinin özel statüsü hep akılda tutularak çoğunluğun tahakkümünü engelleyecek mekanizmalar geliştirilmeli ve bu yolla RTÜK’ün, ifade hürriyeti önünde bir engel değil, onu koruyan bir kalkan olarak işlev görmesi sağlanmalıdır

SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERILERI

İfade Hürriyetinin Özel Statüsü

İfade özgürlüğünün, diğer temel özgürlüklerden farklı özel bir konumu vardır. Bu özgürlük, tüm uluslararası insan hakları dokümanlarında ve ülke anayasalarında, sınırları ile birlikte tanımlanmış, tüm insanların ifade özgürlüğüne sahip olduğu belirtilmiştir. Tüm insanların ifade özgürlüğü vardır ve bu özgürlükleri güvence altında olmalıdır, ancak bu özgürlük aslında devletin resmi görüş ya da ideolojisine ya da toplumda yaygın biçimde benimsenen, bu anlamda çoğunluğun genel eğilimine aykırı ifadelerin güvence altında olması için geliştirilmiştir. İktidar ve çoğunluğun fikirleri hali hazırda zaten bir yaptırım ile pek karşılaşmamaktadır. Bu yüzden bu korumaya en çok bu ikisinin dışında kalan ifadeler ihtiyaç duymaktadır. Bu konuda, 5493/72 numaralı ve 07.12.1976 tarihli Handyside-Birleşik Krallık kararı üzerinden Şen (2015), İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin karardaki yaklaşımını anlatmıştır. Buna göre AİHM “ifade özgürlüğünün…. devletin veya nüfusun bir bölümünün aleyhine olan, onlara çarpıcı gelen, onları rahatsız eden haber ve düşünceleri de kapsadığını kabul ederek, bunları çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleri olarak nitelendirmiş, bu alanda getirilen her formalitenin, koşul, yasak ve cezanın izlenen meşru amaçla orantılı olması gerektiğine” hükmetmiştir. Ayrıca AİHM hükümete ve siyasetçilere yöneltilen çok sert, hatta olağan ilişkilerde hakaret olarak nitelendirilebilecek eleştirilerin ifade özgürlüğü bakımından geniş alanda koruma görmesi gerektiğini, kamu görevlilerinin görevi ve kullandıkları yetkilerle ilgili konularda kendilerine yöneltilen sert eleştiri lere, sıradan vatandaşa göre daha açık olmak ve tahammül göstermek zorunda olduklarını belirtmiştir.

Üyelik Yapısı ve Üye Profili

Üyelik yapısı RTÜK’ün daha demokratik ve özgürlükçü bir yapıya kavuşturulması için değiştirilmesi gereken en önemli alanlardan biridir. RTÜK’ün mevcut üyeleri siyasî parti gruplarının üye sayısı oranında belirlenmektedir. Bunun anlamı, Meclis’teki çoğunluk yapısının aynısının RTÜK’e taşınmasıdır. Böylelikle, Meclis’te azınlık olan muhalefet, Kurul’da da azınlıkta kalmaktadır. İfade hürriyetinin özel statüsü gereği, devletin resmi görüş ya da ideolojisine ya da toplumda yaygın biçimde benimsenen düşüncelere aykırı ifadeler korunmaya en çok ihtiyaç duyan ifadelerdir, çünkü iktidarlar, güçlerini devam ettirebilmek için genellikle kendilerine eleştirel yaklaşan ifadeleri bastırma eğilimdedirler, bunun yapabilmek için de siyasi güçlerini kullanabilirler. Bunun önüne geçmenin yolu Kurul üye yapısını değiştirmektir. İfade hürriyetinin özel statüsünden hareketle, RTÜK’ün üyelik yapısı da çoğunluğun tahakkümünü engelleyecek şekilde değiştirilmelidir. Meclis’teki siyasi partiler, RTÜK’te eşit olarak temsil edilmelidir. Eşit sayıdaki parti temsilcilerine ek olarak Kurul’da özel televizyon ve radyo sahiplerini temsil edecek şekilde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinden bir üye, kararların insan haklarının ruhuna uygunluğu anlayışını temsil edecek şekilde Türkiye Barolar Birliğinden bir üye, alandaki güncel gelişmeleri kamu kurumlarına göre daha yakından takip edeceği düşünülen üniversitelerin iletişim fakültelerinden bir iletişim fakültesi dekanı, sektörle ilgili sendikalardan birinden bir üye ve Türkiye’nin en köklü sivil toplum kuruluşlarından biri olan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden bir üye bulunmalıdır. Ancak farklı kesimlerden oluşan bir yapı ile RTÜK’ün Meclis’te ve toplumda karşımıza çıkan kutuplaşmaya paralel yapısının önüne geçilebilecek ve bu yeni yapı ifade hürriyetinin özel statüsüne uygun hale getirilebilecektir. Üye profiline bakıldığında dikkat çekici en önemli nokta, hiçbir üyenin radyo ve televizyon deneyimi olmamasıydı. Bu sebeple, partilerin aday gösterirken, alanda tecrübeyi göz önünde bulundurmaları önemlidir.

Tarafsızlık, Şeffaflık

Tarafsızlık perspektifinden RTÜK tarafından verilen cezalar incelendiğinde tablo pek iç açıcı değildir. Cezaların bazı kanallar üzerinde yoğunlaşması, kurumun tarafsızlığının sorgulanmasını beraberinde getirmektedir. Bunun ortaya çıkardığı sonuç ise, iktidarların muhalif ya da eleştirel kanallar söz konusu olduğunda, siyasi gücünü onları bastırmak için kullanmasıdır. RTÜK’ün tarafsızlığının Kurum içinde de tartışıldığı kendi hazırladıkları Stratejik Rapor’dan anlaşılmaktadır. Örneğin 2016-2020 tarihleri için hazırlanan Rapor’da kurumun tarafsızlığına yönelik eleştiriler, “güncel sorun alanları” başlığı altında ele alınmış, öneri olarak da “başta yayın ilkeleri olmak üzere negatif algının olduğu alanlarda daha açık ve daha somut düzenlemeler yapması”, denetleme ile ilgili olarak ise “tarafsızlık algısı ve standartların belirlenmesi ihtiyacı” (s.37) dile getirilmiştir. Rapor’da tarafsızlıkla ilgili şu ifadelere yer verilmiştir: “Paydaş analizlerinde, içerik denetimi yapılırken standart ölçülerin bulunmasına, denetim kriterlerinin yeterince belirgin olmasına, meslek personelinin denetim sürecinde tutarlı davranış sergilemesine, benzer eylemlere benzer müeyyidelerin uygulanmasına, yayın hizmeti ilkelerinin kişisel yorumlamaya imkân vermeyecek kadar açık ve net olması hususlarında denetim esaslarına ilişkin düzenlemelerin gerekliliğine vurgu yapılmıştır. Bunun yanı sıra içerik denetimi yapan meslek personelinin nesnelliği ile Üst Kurul kararlarına konu olan yayın ihlalleriyle bu ihlaller nedeniyle kuruluşlara uygulanan müeyyideler arasındaki dengenin önemine dikkat çekilmiştir.” (2016-2020 Stratejik Rapor, s. 38) Tarafsızlığın sağlanmasının yollarından biri, üyelik yapısını değiştirmeye ek olarak, cezaya dayanak olan maddelerdeki muğlak ifadelerin belirginleştirilmesidir. Kanunlar her şeyi kapsayamayacağından genellemeler kaçınılmazdır ve bu durum mutlak bir belirlenmişliğin olamayacağının da göstergesidir. Ancak, milli ve manevi değerler gibi aşırı muğlak ifadeler için, bir sınır çizilmesi gerekmektedir. Her şey milli ve manevi değer kapsamında düşünülebileceği gibi, hiçbir şey milli ve manevi değer olamayabilir de. Neyin milli ve manevi değer olacağını aslında mevcut iktidarın kendi hassasiyetleri belirleyecektir. Şeffaflık konusunda ise, RTÜK üzerine çokça çalışması olan Adaklı (2017) medya sahipliğine ilişkin verilerin toplanması ve kamuyla paylaşılması konusunda giderek artan bir gizlilik olduğunu ayrıca iktidara dolaysız destek vermeyen medya patronlarının çeşitli vesilelerle ve çeşitli biçimlerde cezalandırılmasının artık olağan karşılanan vakalar olduğunu belirtmektedir. Verilere ulaşılamadığından, şirketlerin birbirleri ile yatay, dikey ve çapraz (aynı sermaye sahipliğinin farklı medya alanlarındaki mülkiyet sahipliği) ilişkilerine ek olarak bu şirketlerin devletle olan ekonomik ilişkileri de tam olarak anlaşılamamaktadır. Bu verilerin yayınlanması, şeffaflık için gerekli adımlardan biridir. Şeffaflığın sağlanmasında bir diğer öneri, kural koyma, değiştirme ile ilgili toplantıların canlı yayınlanması olabilir. ABD’nin RTÜK’ü olan FCC’nin toplantıları hem halka açık olarak yapılmakta hem de toplantı kayıtları kurumun web sitesine yüklenmektedir. 6 Haziran 2024 tarihli toplantıya dipnottaki linkten ulaşabilirsiniz.21 Örneğin bu toplantıda, Komisyon, ulusal güvenliği teşvik etmek için internet üzerinden yönlendirilen bilgilerde geniş bant sağlayıcılarının güvenlik açıkları konusunda ilerleme raporu vermelerini zorunlu kılma konusunu tartışmıştır.

Kurum İçi Eğitimler

RTÜK tarafından hem kendi personeline hem de farklı kurumlara yönelik çokça eğitim düzenlenmektedir. RTÜK’ün kendi personeline yönelik gerçekleştirdiği eğitimlerin amacı bu personelin “kişisel gelişimlerine katkıda bulunmak, meslekî gelişmelere uyumlarını temin ederek birikimlerini görevlerine yansıtmalarını sağlamak” olarak ifade edilmiştir. Bu eğitimlerle ilgili hem RTÜK İnsan Kaynakları ve Eğitim Dairesi Başkanlığının 2022 Eğitim Faaliyeti Planı22 hem de 2022 RTÜK Faaliyet Raporu23 incelenmiştir. Bu incelemede özellikle RTÜK Kararlarına temel teşkil eden raporları ve gerekçeleri hazırlayan uzmanlara yönelik eğitimler araştırılmıştır. Örneğin 2022 Eğitim Faaliyeti Planı’na bakıldığında ilk göze çarpan her kurumda yapılan tüm personele yönelik eğitimlerdir. Bunlar kişisel gelişim (etkili ve doğru iletişim, diksiyon eğitimi, kurum kültürünü geliştirme eğitimleri), Yabancı Dil ve MS Office eğitimleri, iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin dijital bağımlılık ve ekran bağımlılığı, ab ile ilgili eğitimler, medyada kadın temsili konusunda farkındalık eğitimidir. Bu raporda birimlerin talep ettiği eğitimlere bakıldığında ise, genel olarak icralar, konkordato, alacaklar, veri görselleştirme ve bazı özel bilgisayar programları için eğitimler göze çarpmaktadır. Bu talepler arasında ifade hürriyeti ile ilgili “AİHM Nezdinde İfade Özgürlüğünün Sınırları Hakkında Bilgi Sahibi Olmak” başlıklı tek bir talep göze çarpmaktadır. Planda yer alan bu talebin gerçekleşip gerçekleşmedi- ği ise 2022 yılı faaliyet raporundan takip edilmiştir. Maalesef ifade hürriyeti ile ilgili tek talep de dikkate alınmamış ve bu eğitim gerçekleşmemiştir. Benzer şekilde 2024 Faaliyet Planı içinde de ifade ve basın hürriyeti ile ilgili tek bir eğitim talebi ya da planı da bulunmamaktadır. Göreve yeni başlayan uzman yardımcıları için bazı eğitim programları düzenlendiği tahmin edilmekle birlikte, bu eğitimlerin kapsamı bilinmemektedir. Bu eğitimler aslında bir gerçeği de açığa çıkarmaktadır. RTÜK, ifade hürriyeti felsefesi, bu konu ile ilgili gelişmeler ya da AİHM kararları gibi konularla ilgili uzmanlarını gelişimini kurumsal olarak desteklememektedir. Ancak RTÜK kararlarına temel teşkil eden raporları kaleme alan uzmanların sıklıkla ifade hürriyeti ve bu kapsamdaki AİHM kararları hakkında eğitimler alması, kendi içlerinde bu kararları tartışabilecekleri bir atmosfer oluşturmaları ve yinelenen eğitimlerle güncel gelişmeleri takip etmeleri çok önemlidir. Bu eğitimlerin kurum içinden değil, kurum dışından (örneğin AHİM ve kararlarını çalışan hukukçular) kişiler tarafından verilmesi, Kurum hiyerarşisinin tartışmaların sağlıklı bir şekilde yapılmasını engellemesi açısından kritik bir öneme sahiptir. 

Dr. Seval Yaman
Gazeteci Sibel Hürtaş

Shares:

Okumaya Devam Edin

Blog

KAPİTALİZM VE AYDINLAR

Bizim gençliğimizde, kabaca 70’li yıllarda yani, milliyetçi-muhafazakâr kesimlerin siyasî hedeflerinin ve sloganlarının merkezinde ‘’antikomünizm’’ yer alıyordu. Bir kişi veya grubu ‘’komünist’’ olarak yaftaladınız mı bütün sağcılar başkaca bir kanıt aramaksızın