BlogYayınlar

Dünyada Özgürlük 2025: Risk Altındaki Küresel Özgürlükler

Dünyada Özgürlük 2025 Raporu, 195 ülke ve 13 bölge üzerinden 2024 yılındaki özgürlük durumunu değerlendiriyor. Rapor, seçim süreci, siyasi çoğulculuk ve katılım, hükümetin işleyişi, ifade ve inanç özgürlüğü, örgütlenme ve örgütlenme hakları, hukukun üstünlüğü ve kişisel özerklik gibi çeşitli faktörleri değerlendiriyor. Her ülke ve bölge, 0 ile 4 arasında değişen puanlarla 25 göstergede puanlanırken toplam 100’e kadar puan elde edilmektedir. Göstergeler iki kategoriye ayrılmaktadır: siyasi haklar (0-40) ve sivil özgürlükler (0-60). Bir ülkenin özgür, kısmen özgür veya özgür değil olarak sınıflandırılıp sınıflandırılmadığını belirlemek için her ikisine de eşit ağırlık verilir.

Rapor, 2024 yılında küresel özgürlüğün art arda 19. yılda da düşüş eğilimini sürdürdüğünü, 60 ülkenin siyasi haklar ve sivil özgürlüklerde gerileme yaşadığını, sadece 34 ülkede iyileşme kaydettiğini değerlendiriyor. En önemli düşüşler El Salvador, Haiti, Kuveyt ve Tunus’ta kaydedilirken, Bangladeş, Butan, Sri Lanka ve Suriye kayda değer kazanımlar elde etti.

2024 yılı eşi benzeri görülmemiş seçim dalgası, şiddet ve otoriter müdahalelerle gölgelendi. Ulusal seçimlerin %40’ından fazlasında adaylar suikast girişimleri veya saldırılarla karşı karşıya kaldı, sandık merkezleri hedef alındı ve seçim sonrası protestolar sert baskılarla karşılandı. Aynı zamanda otoriter rejimler gerçek muhalefeti engellemek için seçimleri manipüle etti.

Savaşların, milislerin, paralı askerlerin ve suç örgütlerinin yükselişi hem güvenliği hem de temel hakları tehlikeye attığından, küresel çatışmalar demokratik gelişmeyi daha da engelledi. Son 20 yılda, dünya hem daha az özgür hem de daha tehlikeli hale geldi. Dünyada Özgürlük Raporu’ndan elde edilen en son veriler, 41 ülke ve bölgenin fiziksel güvenlik için 4 üzerinden 0 puan aldığını gösteriyor ve bu da savaş, isyanlar, suç ve kolluk kuvvetlerinden kaynaklanan şiddete karşı en temel güvencelerin bile eksikliğini yansıtıyor.

“Devlet dışı silahlı gruplar devlet kurumlarına sızdıklarında, seçilmiş sivil yönetimi, yolsuzlukla mücadele mekanizmalarını, yargı sürecini ve yargı bağımsızlığını aşındırırlar”

Demokrasilerdeki seçilmiş liderler giderek artan bir şekilde medya, yolsuzlukla mücadele organları ve yargı gibi kilit kurumlara saldırıyor, temel özgürlükleri ve demokratik normları aşındırıyor. Demokrasiler, gücün yasama organları, bağımsız kurumlar, mahkemeler ve özgür basın tarafından sınırlandırıldığı bir kontrol ve denge sistemi aracılığıyla bireysel hakları korur. Bu güvenlik önlemleri hem kasıtlı kötüye kullanımın hem de kasıtsız hataların önlenmesine yardımcı olarak, kararların alınmadan öncesi ve sonrasını kapsamlı bir şekilde gözden geçirilmesine olanak tanır. Bununla birlikte, küresel olarak görüldüğü gibi, bu kontroller zamanla zayıflayabilir, demokratik değerler için risk oluşturabilir ve potansiyel olarak sıradan vatandaşlara zarar verebilir. Siyasi popülizmden yararlanan liderler, vaatlerini yerine getirme ve statükoyu bozma telaşıyla bu kurumları baltalamaya özellikle eğilimlidirler.

Türkiye, Dünyada Özgürlük 2025 raporunda özgür değil olarak sınıflandırılmaya devam ediyor ve siyasi haklarda 17/40, sivil özgürlüklerde 16/60 ve internet özgürlüklerinde 31/100puanla100 üzerinden 33 olan küresel puanını koruyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) yönetimindeki Türkiye, otoriter yörüngesini sürdürerek gücün giderek yürütme organında yoğunlaşmasına devam ediyor. Anayasa değişiklikleri kurumsal kontrolleri daha da zayıflatırken hükümet, tutuklamalar ve sansür yoluyla siyasi muhalifleri, gazetecileri ve sivil toplum aktörlerini sürekli olarak hedef alıyor. Seçimlerin yapılmasına rağmen, Türkiye’nin siyasi manzarası iktidar partisi lehine büyük ölçüde çarpıktır ve bu da gerçek demokratik rekabeti sınırlamaktadır. İfade, toplanma ve basın özgürlüklerine yönelik kısıtlamaların devam etmesiyle birlikte, ülkenin demokratik gerilemesi çok az geri dönüş belirtisi gösteriyor ve bu da Türkiye’nin son on yılda 22 puanlık bir kayıpla dünyanın her bölgesinde görülen en dramatik özgürlük düşüşünün yaşandığı ülkelerden biri olmasına yol açıyor.

Dünyada Özgürlük 2025 raporu, demokratik dayanışmaya duyulan acil ihtiyacı vurguluyor. Özgürlüğe yönelik tehditler devam ederken, son olaylar umut veriyor. Bangladeş, Senegal ve Güney Kore’de vatandaşlar otoriterliğe karşı adımlar attılar ve demokratik kurumları savundular. Guatemala ve Polonya’nın reform çabaları, hasar görmüş sistemleri yeniden inşa etmenin zor ama başarılabilir olduğunu gösteriyor.

Suriye’nin geleceği belirsiz ancak Esad rejiminin devrilmesi hiçbir diktatörlüğün kalıcı olmadığını kanıtlıyor. Bununla birlikte, artan güvenlik tehditleri, artan baskı ve kurumların altını oyan liderler harekete geçilmesini gerektiriyor. Demokrasiyi güçlendirmek, hak ihlallerini ortaya çıkarmak, barışı teşvik etmek ve aktivistleri desteklemek, yaklaşık yirmi yıllık düşüşü tersine çevirmek için çok önemli adımlardır. Özgürlük mücadelesi şimdi her zamankinden daha fazla kolektif bağlılık gerektiriyor.

Yazar: Selin Demir

Çeviri: Bora Cüzdanoğlu

Shares:

Okumaya Devam Edin