Tarih boyunca ve dünyanın her yerinde serbest piyasalar büyüme, refah ve bireysel özgürlük getirmişken,  Sovyet tipi ya da ulusal türden sosyalizm ise yoksullaşma ve zorbalık getirmiştir.  Doğu Almanya ve Batı Almanya, Kuzey Kore ve Güney Kore, Mao’nun Çin’i ve Hong Kong örneğinde olduğu üzere, her ne zaman bu iki sistem yan yana dursalar aradaki fark çok açık, çok çarpıcı, çok ezicidir. 

O zaman nasıl oluyor da sosyalizm basında daha iyi bir imaja sahip oluyor acaba? Kerameti kendinden menkul kamusal entellektüeller bu konuda neden farklı bir resim, gerçeğin tam tersi bir resim çiziyorlar? 

Rainer Zielmann bu konu hakkında birçok kitap yazmıştır.  Bunların en sonuncusu da “Milletler Yoksulluktan Nasıl Kurtulur? Vietnam, Polonya ve Refahın Kökenleri” adlı önemli eserdir.

Kapitalizmin destekçileri çoğu zaman teorik ve soyut kalmaktadır.  Rainer ise bunun aksine piyasa ekonomisinin üstünlüğünü gösteren pratik örneklere odaklanmaktadır. Bir tarihçi olarak -anlaşılabilir bir şekilde- ütopyalara şüpheyle yaklaştığı için, “idealist” birtakım ekonomik ve sosyal kavramlar aramakla vakit kaybetmemektedir.

Yine de Zitelmann ekonomi teorisine önemli ve belirleyici bir katkıda bulunmaktadır. Temel görüşü, bir ülkenin geçmişini, bugününü ve geleceğini anlamak istiyorsanız, o ülkede ekonomik özgürlükteki göreceli değişiklikleri analiz etmeniz gerektiğidir. Peki, bu pratik açıdan ne anlama gelmektedir?

Heritage Vakfı’nın Ekonomik Özgürlük Endeksi her yıl yaklaşık 180 ülkedeki ekonomik özgürlük düzeyini değerlendirmektedir. Listenin başında Singapur ve İsviçre gibi ülkeler yer alırken, Küba, Venezuela ve Kuzey Kore en alt sıralarda yer almaktadır. Dikkatimizi bugünün statik listesine değil, yıllar içindeki değişime yöneltmek suretiyle, Zitelmann bu faydalı karşılaştırmayı bir adım daha ileri taşıyarak geliştirmektedir.

1995’ten bu yana ABD puan kaybetmiş, Polonya ve Vietnam ise büyük kazanımlar elde etmiş olsa da, ABD halen Polonya ve Vietnam’dan daha üst sıralarda yer almaya devam etmektedir. Benzer büyüklükteki ülkeler arasında Polonya ve Vietnam, 1995 ile günümüz arasında ekonomik özgürlük alanında kaydettikleri kayda değer ilerlemelerle öne çıkmaktadır. 2024 sıralamasında Vietnam, küresel eğilimi tersine çeviren ve ekonomik özgürlükte artış sağlayan az sayıdaki ülkeden biridir. Bu önemli bir haberdir.

1980’lerde Polonya Avrupa’nın en yoksul ülkelerinden biriydi (Ukrayna’dan bile daha yoksuldu mesela), Vietnam ise 1990’da dünyanın en yoksul ülkesiydi (yoksulluk açısından tüm Afrika ülkelerini geride bırakıyordu). Yeni kitabı How Nations Escape Poverty (Milletler Yoksulluktan Nasıl Kurtulur)’da Zitelmann bu yoksulluğu güçlü olgusal gerçekler ve rakamlarla ve insanların günlük yaşamlarından birinci elden anlatımlarla basitçe açıklamaktadır. Kendisi Polonya ve Vietnam’da, -örneğin yiyecek ve öteki temel ihtiyaç maddelerini alabilmek için saatlerce, hatta çoğu zaman günlerce sırada beklemek zorunda kaldıklarını anlatan- pek çok kişiyle konuşmuştur. Ellerinde karne ile sırada bekleyen bu insanlar, sabırlarının karşılığını alıp alamayacaklarını bilmiyorlardı. Çoğu zaman, gerçekten satın almak istedikleri ürünler stokta bulunmuyordu. Bu yüzden de, daha sonra başka bir şeyle değiştirebilme umuduyla, aradıklarından başka bir şey -ayaklarına uymayan bir çift ayakkabı gibi mesela- satın alıyorlardı.

1990’larda özel mülkiyetin ve piyasa ekonomisi reformlarının hayata geçirilmesi gerek Polonya’da ve gerekse Vietnam’da yaşam standartlarında büyük bir artışa yol açmıştır. Bugün insanların artık açlık konusunda endişelenmek zorunda olmadığı her iki ülkede de girişimci adayları için yeni fırsatlar ortaya çıkmaktadır.

Her ne kadar resmi olarak Vietnam kendini sosyalist olarak tanımlasa da, Zitelmann’ın da gösterdiği gibi, oradaki insanlar güçlü bir kapitalist zihniyet sergilemekte, zenginlere de hayranlık duymaktadırlar. Zitelmann’ın bu ülkelerde yaptığı kamuoyu yoklamaları, her iki ülkedeki bireylerin de zenginlik ve kapitalizmi olumlu niteliklerle ilişkilendirdiğini ortaya koymaktadır.

Kitap kapitalizmin ne kadar çarpıcı biçimde etkili olduğunu göstermektedir: Polonya ve Vietnam örnek kapitalist ülkeler olmaktan çok uzaktır. Kapitalizmin güzelliği ise, sadece birkaç damlasının bile bir ekonominin canlanmasına yardımcı olabilmesidir.

Bu kitapta sorulan ve büyük ölçüde cevaplanan temel soru, ulusların yoksulluk durağanlığından nasıl uzaklaşabileceğidir. Zitelmann, kalkınma yardımlarının yoksul ülkelere nasıl yardımcı olmadığını, hatta büyük zararlar verebileceğini gösteren ciddi ama yeterince takdir edilmeyen araştırmalardan yararlanmaktadır. Yoksul ülkelere yardımcı olan şeyse daha fazla ekonomik özgürlüktür. Zitelmann bunu Adam Smith’in öğretilerinin büyük bir teyidi olarak görmektedir: “Smith’e göre, sıradan insanların durumunun iyileştirilmesi yeniden dağıtım ve aşırı devlet müdahalesi yoluyla gerçekleşmeyecektir; ekonomik büyümenin doğal sonucu olacak olan bu iyileşme, her şeyden önce bir şeye ihtiyaç duyacaktır: ekonomik özgürlük. Ekonomik özgürlük hâkim olduğu ve piyasalar genişlediği ölçüde, insanların yaşam standartları da yükselecektir. Smith’in doğumundan üç yüz yıl ve [Milletlerin Zenginliği adlı] şaheserinin yayımlanmasından yaklaşık 250 yıl sonra, söz konusu ahlâk filozofu ve ekonomistin haklı olduğunu görüyoruz: Özel mülkiyet ve piyasa ekonomisi büyümenin temelidir ve eğer devlet ekonomiye çok fazla müdahale etmezse herkesin hayatı iyileşecektir, özellikle de yoksulların.

Kapitalizmin savunucuları, piyasa ekonomisini savunurken işte tam da bu bağıntıları savunmalarının merkezine koymakta başarısız olmuşlardır: Piyasa ekonomisine ihtiyaç duyanlar öncelikle güçlüler değildir; çünkü onlar başka herhangi bir sistemde de bir şekilde idare edeceklerdir; piyasa ekonomisine asıl ihtiyacı olanlar, yaşam koşullarını iyileştirmek için tek şansları serbest piyasa ekonomisi olan zayıflar ve yoksullardır.”

Yazar: Grover Norquist (Vergi Reformu Yanlısı Amerikalılar Girişimi Başkanı)

Çeviri: Mustafa Acar

Yazının orijinali:
https://www.realclearmarkets.com/articles/2024/04/19/a_look_into_how_nations_escape_poverty_1026040.html

(19 Nisan 2024)

Önceki İçerikÖzgürlük Gündemi Sayı 59
Sonraki İçerik‘’YENİ ANAYASA’’ MASALI