Malum, genel seçim eşiğinde olmamız birçok mesele yanında bir de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeniden seçilip seçilemeyeceği sorununu gündeme getirmektedir. Bu konuda Anayasa hükümleri gayet açıktır: Anayasa’nın 101. maddesi bir kimsenin ‘’en fazla iki defa’’ cumhurbaşkanı seçilebileceğini belirtmektedir. Bu kurala yine Anayasa 116. maddesiyle bir istisna -tek bir istisna- getirmiştir. Buna göre, Cumhurbaşkanının ikinci döneminde TBMM tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir kere daha aday olabilir.  

Öyleyse, anayasal-hukukî durum açıktır: TBMM erken seçim kararı almadığı sürece, iki dönemdir Cumhurbaşkanı olan Tayyip Erdoğan yeniden cumhurbaşkanlığı için aday olamaz. 

Ne var ki, AKP’lilerin Erdoğan’ın üçüncü defa Cumhurbaşkanı seçilmesi için erken seçime ihtiyaç olmadığını sözüm ona ‘’bilimsel olarak’’ kanıtlama arayışı içinde olduklarını biliyoruz. Bu iddia Anayasanın son derece eksantrik bir yorumuna dayanmaktadır. Buna göre, Tayyip Erdoğan’ın ilk seçimi 2014 yılında yapıldığı için, kendisinin cumhurbaşkanı olarak önceki görev dönemi 2017 değişikliğinin getirdiği yeni anayasal durum anlamında bir ‘’dönem’’ sayılmaz. Başka bir deyişle, yeni anayasal durum açısından Tayyip Erdoğan sadece ‘’bir defa’’ (2018’de) seçilmiş olduğundan, ikinci defa seçilmesi caizdir.  

Buna doğru anlamda ‘’hukukî’’ bir yorum demeye imkân yoktur. Hukuk tekniği açısından buna ‘’yorum’’ denemez, çünkü bir metinde yer alan açık-seçik bir kuralı yok saymakla sonuçlanacak türden bir ‘’hukukî yorum’’ yapılamaz. Böyle bir çaba abesle iştigaldir: Yorum yoluyla yürürlükte olan kuralları ilga edemez veya geçersiz kılamazsınız.

Bazı İslamcı hukukçular işlerine gelmediği zaman kendi referanslarını bile görmezlikten gelebiliyorlar. Mecelle’nin ‘’Kavâid-i Külliye’’ kısmında yer alan şu kurala bakınız: ‘’Tasrih mukabelesinde delâlete itibar yoktur.’’ Yani hükümde sarahat olduğu veya hükmün açık-seçik olduğu yerde başka deliller aramaya, bu arada açık hükmü geçersizleştirecek dolambaçlı akıl yürütmelere, istidlâllere ve yorumlara itibar edilemez.

Anayasa ‘’şu belirli durum (m. 116) dışında bir kişi üçüncü defa Cumhurbaşkanı olamaz diyor, siz ‘’yok Anayasa yazmıyor ama, şöyle bir durum da var!’’ diyerek yürürlükteki bir kuralı yok saymaya kalkıyorsunuz! Kaldı ki, Anayasayı 2017’de genişçe bir revizyona tabi tutan ve 116. maddedeki istisnayı formüle etmeyi akıl eden irade, isteseydi şimdi iddia edildiği türden bir istisna daha getirebilirdi.

Öte yandan, açık hüküm karşısında yorum yoluna başvurulamayacağına ilaveten, AKP’lilerin iddiası yorum tekniği bakımından da yanlıştır. Şöyle ki: Ortada yeni bir Anayasa yoktur. Anayasanın metni, değişikleriyle beraber tek bir bütün oluşturur. Başka bir ifadeyle, değişikliklere rağmen halâ ortada tek bir Anayasa vardır ve ona göre yorumlanmak gerekir. İma edildiği gibi, Anayasa içinde ikinci bir anayasa da yoktur. Bu nedenle, bir bütün oluşturan Anayasaya, onun bazı parçalarını yok sayarak değil, bütün unsurlarını birbiriyle uyumlu bir biçimde yorumlamak suretiyle anlam vermek zorundasınızdır.

Peki, anayasal-hukukî durum böyle olduğuna göre, önümüzdeki dönemde siyaset buna uygun olarak mı cereyan edecektir?… Ben bundan emin değilim. Sayın Erdoğan’ın şimdiye kadarki siyaset tarzını dikkate aldığımızda, onun sırf hukukilik hatırına kendince ‘’hakkı olduğu’’na inandığı bir şeyden vaz geçmesi beklenemez. Hatta, istediğini gerçekleştirmesine imkân veren bir hukukî yol varken bile, sırf ‘’ben başkalarının istediğini değil, kendi istediğimi yaparım’’ psikolojisiyle hareket etmesi kuvvetle muhtemeldir.

Bu nedenle, Erdoğan’ın Meclisi erken seçime götürmenin politik imkânlarını araştırmak yerine, ‘’tekrar seçilmeme mani yok’’ diye tutturarak zamanında yapılacak bir seçimde cumhurbaşkanlığına tekrar aday olması ihtimal dâhilindedir. Böyle bir durumda, mevcut şartlarda yapılacak bir şey de maalesef yoktur. Esasen, bu onun Anayasayı ve hukuku ilk ihlâli olmayacaktır.

Erdoğan’ın bu sefer cumhurbaşkanlığı için aday olmaması da elbette teorik bir ihtimaldir ama çok zayıf bir ihtimal.

Aslına bakılırsa, Erdoğan normal hukukî yolu takip etmek istese de işi kolay değildir. Çünkü böyle bir durumda Meclise ‘’seçimlerin yenilenmesi’’ kararı aldırması gerekecektir, ama AKP ve MHP’nin toplam sandalye sayısı bu karar için yeterli değildir. MHP’yle birlikte olduğu sürece HDP’nin desteğini alması da zayıf bir ihtimal olarak görünmektedir. Bu durumda Erdoğan CHP ve/veya İYİ Parti’nin desteğine ihtiyaç duyacaktır.

Bu partiler böyle bir durumda destek vermekten çekinmezler ama, Erdoğan tam da düşmanlaştırdığı partilerin desteğine ‘’ihtiyaç duymak’’tan sanırım hazzetmeyecektir. Bu da onu, bir şekilde seçimi kazanacağından emin olması halinde, itirazlara rağmen normal zamanında yapılacak bir seçimde aday olmaya sevk edebilir.

Şu ironiye ve Türkiye’nin çaresizliğine bakınız: Hem Erdoğan erken seçim dışında yeniden cumhurbaşkanlığına hukuken aday olamaz diyoruz, hem de buna rağmen aday olup seçilme ihtimali bulunduğunu ve böyle bir durumda da kimsenin hiç bir şey yapamayacağını söylüyoruz!

2022 Türkiye’sinin özeti bu maalesef. (Diyalog, 3 Temmuz 2022)

Önceki İçerikDevlet Devletliğini, Polis Polisliğini Yapar
Sonraki İçerikCOVID-19 Pandemisi Sürecinde Kullanılan Kitle Gözetim Teknolojilerinin Kişisel Veriler ve Hukukun Üstünlüğü Açısından Değerlendirilmesi Projesi
Mustafa Erdoğan
Mustafa Erdoğan lisans ve lisansüstü eğitimini Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tamamladı; 1991’de Doçent, 1997’de Profesör oldu. İdarî yargıda (1983-85), Ankara Üniversitesi (1985-1990), Hacettepe Üniversitesi (1991-2010) ve İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde (2010-2016) öğretim üyesi olarak çalıştı. Çeşitli tarihlerde Prof. Erdoğan Amerika Birleşik Devletleri’ndeki muhtelif üniversiteler ve düşünce kuruluşlarında misafir araştırmacı olarak bulundu. Türkiye Bilimler Akademisi’nin aslî üyesi olan Prof. Erdoğan’ın başlıca eserleri şunlardır: Hukuk ve Adalet (2. b., 2022); Liberal Perspektif (2021), Türk Anayasa Hukuku (2. b., 2019), Anayasa Hukukuna Giriş (2. b., 2019), Özgürlük, Hukuk ve Demokrasi (2018), İnsan Hakları: Teorisi ve Hukuku (5. b., 2018), Türkiye’de Anayasalar ve Siyaset (9. b., 2016), Anayasal Demokrasi (12. b., 2015); Aydınlanma, Modernlik ve Liberalizm (2006); Anayasa ve Özgürlük (2002); Demokrasi, Laiklik, Resmî İdeoloji. (2 b., 2000)