Bu sütunda konu hakkında en son yazdığım ‘’Çözüm Süreci’ndeki Belirsizlikler’’ başlıklı yazının üzerinden bir buçuk ay kadar bir süre geçmesine rağmen orada bahsettiğim belirsizlik halâ ortadan kalkmış değil. Hatta kalkmadığı
Blog
Malum, günümüzde demokratik rejim dendiğinde normal olarak kastedilen liberal demokrasidir. Liberal demokrasi kurumsal bir çatı veya konfigürasyon anlamında ve temsil esasına dayanan bir ‘’demokrasi modeli’’dir. Bu model her ne kadar
Üç yıl önceki bir yazımda Türkiye’nin carî siyasî rejiminin ‘’patrimoniyalist’’ bir özellik gösterdiğini ileri sürmüştüm. Bu doğru ama eksik bir nitelemedir. Onun için, demokrasiden her gün biraz daha uzaklaşan bu
Siyasî iktidarın geçen Mart’tan beri İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’na ve ana muhalefet partisi CHP’ye karşı bir seferberlik havasında ve yargı eliyle yürüttüğü köşeye sıkıştırma politikası bütün hız ve
‘’Özgür bir toplumun felsefî temellerini bir kere daha yaşayan bir entelektüel dava ve bunun gerçekleştirilmesini de en enerjik zihinlerimizin yaratıcılık ve tahayyülüne meydan okuyan bir görev yapamadığımız sürece, özgürlüğün geleceği
Dikkatli okuyucularımın fark etmiş olabilecekleri gibi, gazetedeki yazılarımda aynı zamanda akademik iktisatçı olan Amerikalı özgürlükçü-anarşist düşünür Robert Higgs’ten (d. 1944) sık sık alıntı yapıyor veya onun kısa makalelerinin bazılarını Türkçeye
Herbert Stein ‘’The People vs. the People’’ başlıklı editoryal makalesinde devletin içinde insanların kolektif iradelerinin çalıştığı tam bir hayırhah kurum olduğunu iddia etmiştir. Onun gözden kaçırdığı, bir grup insanın devletin
Liberal demokrasinin 20. yüzyılın sonlarında baskın politik model haline gelmesi bir anlamda hukukun siyasete üstünlüğünü ilan etmesidir. Ancak, bu model siyaseti hukuka göre ikincil bir faaliyet türü olarak öngörmesi bakımından
Ünlü sözdeki gibi, aşinalık aslında saygısızlığı besleyebilir, ama o aynı zamanda bir tür uyuşukluğu da besler. İşlerin belirli bir durumundan -hatta olağandışı problemli bir durumdan- başka bir şeyi hiç bilmeyen
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin PKK’nın silahları bırakması çağrısıyla başlayan ve siyasî iktidarın ‘’Terörösüz Türkiye’’ olarak adlandırdığı süreç Büyük Millet Meclisi’nde ‘’Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’’nun kurulup çalışmaya başlamasıyla yeni