Feminizm en yalın biçimiyle, cinsiyetler arasında eşitliği savunan ve kadınlara eşit haklar talep eden bir düşünce akımı olarak tanımlanabilir. Ataerkil düzene karşı çıkar, bu düzeni sorgular ve eleştirir, kadınların hem özel hem de kamusal alanda karşılaştıkları sorunları ortadan kaldırmayı hedefler. Günümüzde feminizm çoğunlukla kadın hareketiyle ve kadınların toplumsal konumlarını iyileştirmeye yönelik girişimlerle özdeşleştirilir. Bu bağlamda feminizm iki temel inanca dayanır: Kadınlar cinsiyetlerinden ötürü dezavantajlıdırlar ve bu durum değiştirilebilir, hatta değiştirilmelidir (Heywood,2013, s. 235).
Feminist kuram tarihsel süreçte farklı dalga ve akımlar üzerinden gelişmiş, bu sayede çok boyutlu bir karakter kazanmıştır. Farklı toplumsal koşullar altında değişen öncelikler, stratejiler ve kuramsal yaklaşımlar feminizmi dinamik bir düşünce sistemi haline getirmiştir. Tarih boyunca kadınlar mülk edinme, eğitim alma, bazı mesleklerde çalışma veya yönetime katılma gibi haklardan çoğunlukla mahrum bırakılmışlardır. Bu yaygın dışlanma ve eşitsizlik deneyimi, feminist hareketin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Feminizmin filizlenişi özellikle Aydınlanma düşüncesi ve Fransız Devrimi gibi büyük dönüşümlerle bağlantılıdır. Aydınlanma’nın eşitlik ve birey hakları vurgusu, kadınların toplumsal konumlarını sorgulamalarına ve hak taleplerini dile getirmelerine ilham vermiştir.
Yazar: Gözde Ergözen Ayaroğlu
Liberteryen Feminizm: Bireysel Özgürlük ve Kadın Hakları Üzerine Bir Analiz‘inin tamamına aşağıdan ulaşabilirsiniz.