GİRİŞ
Türkiye, vergi yoluyla mülkiyet hakkına müdahalenin süreç bakımından meşruiyetini sağlamayan bir parlamento düzeninde, özel tüketim vergisini tartışmayı sürdürüyor. Tartışmaların merkezinde, yüzyıllardır dünyanın dört bir yanında çok çeşitli vesilelerle dile getirilmeye devam eden vergide adalet talebi yer alıyor. Konuya farklı perspektiflerden yaklaşan kişiler bile, savundukları görüşlerini bu evrensel talebe dayandırıyor. Özel tüketim vergisini yeniden ele alan yasa değişiklikleri, bu talebi daha iyi karşıladığı iddiasıyla gerekçelendiriliyor. Bunlara itirazlarsa bu talebin yeterince iyi karşılanmadığı temelinde dile getiriliyor. Bu koşullarda, herkesin dilindeki vergide adalet, giderek içeriği belirsiz bir özleme dönüşebiliyor ve kimi zaman siyaset dilinin içinde anlamını yitirmiş bir temenniden ibaret kalabiliyor.
Bu kısa raporun amacı, Türkiye’deki özel tüketim vergisini vergide adalet talebiyle ilgisinde değerlendirmektir. Bu amaç doğrultusunda, önce özel tüketim vergisinin genel yapısından kısaca söz edilecek (1); sonra, vergide adalet, bir özlem veya temenniden ibaret değil, belirli adaletsizlik durumlarıyla ilişkilendirilebilen bilgisel bir talep olarak tartışmaya açılacaktır (2). Ardından, özel tüketim vergisi önceki aşamada çizilen bu çerçeve temelinde irdelenecektir (3). İzlenecek bu yolun, vergide adaletin özel tüketim vergisi bakımından neye karşılık geldiğinin görülmesine ve muğlak bir arzudan çok, gerekçelendirilebilir bir talebe dönüşmesine yardımcı olacağı umulmaktadır.
Yazar: Dr. Hasan Basri Çifci
Vergide Adalet Talebi ve Özel Tüketim Vergisi analizinin tamamına aşağıdan ulaşabilirsiniz.