BlogYayınlar

‘’PİYASA BAŞARISIZLIĞI’’NA ŞÜPHEYLE BAKMAK

Lisans düzeyindeki mikro ekonomi derslerinin gözde bir konusu piyasa başarısızlığı sorunudur. Ne yazık ki, kavram doğru olsa da, pek çok insan hatta iktisatçı bu konuda şu üç şekilden birinde yanılmaktadır. Birincisi, onlar gerçekte hükümet müdahalesinin sonucu olan problemleri çok defa piyasa başarısızlığına atfetmektedirler. İkincisi, İktisatçılar sık sık ‘’masabaşı iktisadı’’ yapma tuzağına düşmekte ve piyasa başarısızlığı olarak adlandırdıkları şeylerin bir kısmının çoğunlukla piyasa başarıları olduğu gerçek dünyaya bakmayı ihmal etmektedirler. Üçüncüsü, iktisatçı olmayanlar ve iktisatçılar, bazan piyasaların herhangi bir devlet müdahalesi olmadığı halde iktisatçının idealini gerçekleştiremediği örneklere işaret edebilirler ama onlar çok kere devletin/hükümetin nasıl çalıştığını hesaba katmadan, onun daha iyi yapacağı sonucuna varmaktadırlar.  

Devlet/Hükümet Müdahalesinden Kaynaklanan Başarısızlıklar

İlk olarak, çok defa piyasa başarısızlığı denen durumlar gerçekte daha önceden yapılan hükümet müdahalesinin sonucudur. Kaliforiya’daki pek çok insanın ev veya otomobil sigortası bulmakta karşılaştığı günümüzdeki zorluğu düşünüz. Bu bir piyasa başarısızlığı değil, hükümet/devlet başarısızlığıdır, çünkü fiyat kontrollerinden ileri gelmektedir. Kaliforniya’da, fiyatlarını yükseltmek isteyen sigorta şirketlerine hayır deme yetkisine sahip olan bir sigorta komisyoneri vardır.  

20 Haziran [2023] tarihli San Francisco Cronicle’daki uzun bir haberde gazeteci Claire Hao yazıyordu:

‘’Amerikan Sigorta Acenteleri Birliği icra direktörü Mike D’Arelli ‘’Gazetecilik kariyerimde hiçbir zaman bu kadar çok sigorta acentesi sahibinden ve tüketiciden umutsuzca otomobil veya konut sigortası satın almak istedikleri halde satın alamadıklarını duymamıştım’’ diye devam etti.

Geçen ay State Farm Sigortacılık şirketler grubu, eyalette sigorta bulma imkânının azalacağı endişelerine neden olacak şekilde, Kaliforniya’da özellikle yangın söndürmenin yüksek riskli olduğu alanlarda yeni ev alanlara poliçe yazmayı durdurduğunu ilan etti. Gazete AllState sigorta şirketinin yeni ev, aparman dairesi ve ticarî poliçeler yazmayı geçen yıl sessizce durdurduğunu da teyit etti’’.

Bu niçin oldu? Fiyat kontrolleri yüzünden. Hao yazıyor:

‘’Lara [Minnesota Ruhsat ve Düzenleme İşleri Departmanı] Mayıs 2020’den Ekim 2022’ye kadar otomobil sigortacıları için fiyat artış oranlarını onaylamadı ki [ABD’deki en büyük motorlu taşıt sigortası şirket] olan Progressive’in  CEO’su bunu Kaliforniya’da işlerin yavaşladığının bir açıklaması olarak zikrettti’’.

Başka bir örnek: Amerika ve Kanada şehirlerinde insanlar alabilecekleri fiyatlarda konut bulmakta gitgide zorlanmaktadırlar. Bunu, birkaç örnek vermek gerekirse San Fransisko, Los Angeles, New York, Vancover ve Toronto’da görüyoruz.

Peki bu piyasa daha ucuz konut sağlayamadığı için mi oluyor? Hayır, bu oluyor çünkü emlak geliştiricilerinin konut inşa etmelerine izin verilmiyor. San Fransisko ve Los Angeles gibi yerlerde konut yapımı üzerinde onyıllardır var olan kısıtlamalar orta sınıf aileler için bile konut edinmeyi gitgide imkânsız hale getirmiştir. Bu kısıtlamalardan kurtulmak on milyonlarca Amerikalı ve Kanadalı için konut edinmeyi mümkün kılardı. 

Bu da son bir örnek. Felmabat denen ilaç epilepsi tedavisinde kullanılır ama damar yoluyla kullanım için değil sadece ağızdan kullanım için onaylanmıştır. Kendisiyle konuştuğum kıdemli bir ilaç uzmanı olan Sol Steiner’a göre, bir inme’den sonra hastanın etkili olarak tedavi edilebileceği ‘’sekiz altın saat’’ vardır. Steiner eğer felmabat bu sürede damardan enjekte edilseydi inmeden kaynaklanan zararın yarı yarıya azalabilecek olduğunu söyledi.

Bu durumda hiçbir ilaç şirketinin öne çıkıp felmabatın damardan alınan bir biçimini üretmemiş olması bir piyasa başarısızlığıdır, öyle mi? Yanlış. Damardan alınan bir felmabat üretme izni için Gıda ve İlaç İdaresi’ne başvuran bir ilaç şirketi etkinliği sağlamak için yüz milyonlarca dolar harcamak zorunda olabilir.   Fakat felmabatın patentinin süresi geçmiştir. Bu, eğer bir ilâç şirketi etkinliği göstermenin maliyetine katlansaydı, başka ilaç şirketleri generik felmabat ile yarışabilirlerdi demektir. Öyleyse, onay almanın maliyetine katlanan bu ilaç şirketi yüksek bir fiyat koyamazdı. Bu olgulara bakan her ilaç şirketi bu süreci üstlenmemeye karar verir. Sonuç, damardan verilen felmabatın olmaması ve daha fazla insanın inmelerden gereksiz yere zarar görmesidir.

Masabaşı İktisatçılığı

İktisatçılar sık sık, bazen ‘’’’kara tahta ekonomisi’’ de denen, masa başı ekonomisi yapma tuzağına düşer ve piyasa başarısızlıkları dedikleri şeylerin bir kısmının genellikle piyasa başarısı örnekleri olduğu gerçek dünyaya bakmayı ihmal ederler.

Karatahta ekonomisinin en güçlü eleştiricilerinden biri 1991’de iktisatta Nobel Ödülü’nü kazanan Şikago Üniversitesi’nden İngiliz iktisatçı Ronald Coase idi. Karatahta ekonomisinde neyin yanlış olduğunu açıklarken, Ely Devons adlı başka bir İngiliz iktisatçıdan şu alıntıyı yapmıştı: ‘’Eğer iktisatçılar atı incelemek isteselerdi gidip atlara bakmazlardı. Yerlerinde oturur ve kendilerine ‘Bir atın yerinde olsaydım ne yapardım?’ diye sorarlardı.’’

Coase kendi çalışmalarında karatahta ekonomisinin kanıtlar tarafından yanlışlanan en ünlü örneklerinden birini sunmuştur. Şöyle ki: Hem 19. hem de 20. yüzyıllarda iktisatçılar kâr amaçlı deniz fenerlerinin var olamayacağını, bundan dolayı hükümetlerin deniz fenerleri inşa edip işletmek için insanları vergilemeleri gerektiğini iddia etmişlerdi. Bu iktisatçılar gerçekten gidip de böyle deniz fenerlerinin var olduğunu kontrol etmiş miydiler? Hayır. Onlar özel bir şirketin deniz feneri hizmetlerini kârlı bir şekilde nasıl sağlayabileceğini anlayamıyorlardı. Onlara göre, birçok gemi deniz fenerinden yararlanmak ama bedelini ödememek suretiyle ‘’bedavacı’’ olacağı için, deniz feneri şirketlerinin kendi hizmetleri için ücret talep etmeleri mümkün değildi.  

Onların bu masa başı iddiası ikna edici görünüyordu. Fakat böyle bir iddiada bulunan bir iktisatçı kanıtları kontrol etmek istemez miydi? Açıkça hayır, ama Coase etti. Journal of Law and Economics’teki 1974 tarihli ‘’İktisatta Deniz Feneri’’ başlıklı ünlü bir makalede Coase 19. yüzyıl Britanya’sındaki deniz fenerlerinin özel olarak sağlandığını ve limana girdiklerinde bu hizmet için gemilere ücret belirlendiğini gösterdi. Bedavacılar elbette var olmuştur -şimdi ben de masa başı iktisadı yapıyorum- ama yeterince gemi ödeme yapmıştır ki işletme başarılı olmuştur.  

Piyasa başarısızlığı hakkındaki masa başı iddialarını reddetmek için kanıt kullanmanın başka bir örneği, o tarihte Washington Üniversitesi’nde iktisatçı olan Steven Cheung’un ‘’Arıların Masalı’’ dediği şeydir. Bu başlıklı 1973 tarihli bir makalede Cheung elma bahçelerinin arı sahiplerine yarar sağladığını, arıların da elma bahçelerine yararlı olduğunu, ama bahçe sahipleriyle arı sahipleri arasında hiçbir sözleşme olmaması yüzünden bu faydaların hesaba katılmadığını iddia eden ve 1977 Nobel Ödülü’nü paylaşan bir İngiliz iktisatçı James Meade’dan alıntı yapmıştı. Meade’a göre, piyasa başarısız olmuştu. Oysa, Washington eyaletinden sağlanan verileri inceleyen Cheung ‘’çiftçiler ile arı sahipleri arasındaki sözleşmelerin çoktandır rutin olduğu’’nu  gösterdi. Dolayısıyla piyasa başarılıydı.

Gerçek Olan ve Varsayımsal Olan

İktisatçılar gerçi görünür bir devlet müdahalesi olmadığı halde piyasaların iktisatçının idealini gerçekleştirmekte başarısız oldukları örnekleri hatırlatabilirler ama bu durum devletin daha iyisini yapacağı anlamına gelmez. Birçok iktisatçının yaptığı hata gerçek piyasaları ideal devlet müdahalesiyle karşılaştırmaktadır. Beni de iktisatçı olmaya ikna eden asıl kişi olan Harold Demsetz bu düşünme tarzını ‘’Nirvana yaklaşımı’’ olarak adlandırmıştır. Gerçek piyasaları ideal hükümet ile karşılaştırdığınızda, genellikle ideal hükümetin kazanması şaşırtıcı değildir.

Demsetz [bilimde] ilerlemek için doğru yolun ‘’karşılaştırmalı kurumlar yaklaşımı’’ olduğunu iddia etmiştir; gerçek piyasaları gerçek devlet veya hükümetle karşılaştırmalıyız yani. Demsetz ‘’Information and Efficiency: Another Viewpoint’’ başlıklı 1960 tarihli ünlü makalesinde bunu açıklarken ayrı ayrı veya birlikte Nirvana yaklaşımının parçası olan üç yanılgıya işaret etmiştir: Bunlar (1) ‘’davulun sesi uzaktan hoş gelir’’ yanılgısı, (2) bedava yemek yanılgısı ve (3) ‘’insanlar farklı olabilirlerdi’’ yanılgısı.    

’Davulun sesi uzaktan hoş gelir’’ etiketli yanılgı ile, iktisatçı serbest piyasada başarısızlık gibi görünen şeyi fark eder ve gerçekte nasıl işlediğini dikkate almadan devlet müdahalesinin bu durumu iyileştirecek olduğu sonucuna varırlar. Peki iki artistik patinajcı arasındaki bir yarışmada karar vermesi istenen bir kişi sadece ilk yarışmacı hakkında yargıda bulunsa ve buna dayanarak ödülü henüz değerlendirilmemiş olan ikinci yarışmacıya verseydi ne olurdu? Buradaki problemi hepimiz görebilirdik. Ne var ki, birçok iktisatçının ‘’ödül’’ü devlet müdahalesine verirken yaptığı özünde budur.

Piyasanın belirli mal veya hizmetleri sağlayamadığı sonucuna ulaşmak için, çeşitli maliyetlerin onu sağlanmaya değer olmaktan çıkardığı gerçeğini görmezden geldikleri zaman da iktisatçılar bedava yemek yanılgısına düşerler. Demsetz’in sezgileri büyük ilgi görmesine, hatta Wikipedia’da iktisatçıların ‘’Nirvana yanılgısı’’ dedikleri şey hakkında bir madde olmasına rağmen, başka iktisatçılar -hatta iyi olanları da- halâ bedava yemek yanılgısının tuzağına düşmektedir. Yazarlar Harvey S. Rosen ve Ted Gayer Kamu Maliyesi ders kitaplarının 9. baskısında şöyle yazıyorlar:

Gerçekte, belirli mallar için piyasalar doğmayabilir. Örneğin, bir belirsizlik dünyasında çok önemli bir mal olan sigortayı düşünün. Aetna ve Allstate gibi firmaların varlığına rağmen, bazı belirli olaylar vardır ki özel piyasada onlar için sigorta satın alamazsınız. Örneğin, yoksullaşma ihtimaline karşı sigorta satın almayı istediğimizi düşünün. Rekabetçi piyasada bir firma ‘’yoksulluk sigortası’’ sunmayı hiç kârlı bulur muydu? Cevap hayırdır, çünkü eğer böyle bir sigorta satın alsaydınız sıkı çalışmamaya karar verebilirdiniz. Böyle bir davranışı caydırmak için, sigorta firması düşük gelirinizin şanssızlıktan mı yoksa tembellik etmekten mi kaynaklandığını belirlemek için sizin davranışınızı izlemek zorunda olurdu.  Ne var ki, böyle bir izlemeyi gerçekleştirmek çok zor veya imkânsızdır. Bundan dolayı yoksulluk sigortası için bir piyasa yoktur, böyle bir sigorta gerçekte satın alınamaz.

Fakat yoksulluk sigortası piyasasının var olmamasına yüksek maliyetler neden oluyorsa, bu bir piyasa başarısı olarak kaydedilmelidir, piyasa başarısızlığı olarak değil. Devlet tarafından sübvanse edilmediği zaman piyasalar maliyetleri getirilerini aşan işleri ayıklamaya meylederler. 

’İnsanlar farklı olabilirlerdi’’ yanılgısı altında, Demsetz 1972’de iktisatta Nobel Ödülünü kazanan Kenneth Arrow’un iddiasını eleştirmektedir. Eğer insanlar o kadar riskten kaçınıyor olmasaydılar, şu anda mevcut olmayan birçok piyasa mevcut olurdu. Demsetz’e göre, tıpkı özel piyasalardaki insanların genellikle riskten kaçınması gibi, kamu sektöründeki insanlar da öyledir.

Gıda ve İlaç İdaresi’nin (FDA) durumunda bunu düzenli olarak görürüz. Bir ilacı onaylayıp onaylamamaya karar verme durumundaki bir FDA görevlisinin karşı karşıya olduğu müşevvikleri düşünün. O eğer ilacı onaylarsa ve onaylanan ilacın pek bir yan etkisi olmadığı ortaya çıkarsa, bu toplum için müthiş bir şeydir, özellikle de eğer ilaç hayatları kurtarıyorsa. Bu memur (bunun için) ne kadar çok kredi toplar? Sıfır veya sıfıra yakın. Şimdi de FDA görevlisinin ilacı onayladığını ama kısa süre içinde ilacın zararlı yan etkilere neden olduğunun gösterildiğini düşünün. Bu memur Kongre önüne çıkarılabilir ve topa tutulabilirdi. FDA’in çoğu zaman yıllarca gecikmesine neden olan işte bu asimetrik müşevviklerdir.    

Sonuç

Piyasa başarısızlığı kavramı önemli olmakla beraber, ya piyasa başarısızlıklarının var olduğuna ilişkin teorik spekülasyonlarla devlet müdahalesinin neden olduğu bir problemi piyasaya atfetmek suretiyle, ya da gerçek piyasaları varsayılan ideal devlet müdahalesiyle karşılaştırmak suretiyle, iktisatçılar sık sık onu abartırlar. Bu yaklaşımlardan herhangi birini benimsemek ‘iktisatçının başarısızlığı’’ denebilecek bir yola girmektir.

Çeviri: Mustafa Erdoğan

Yazının orijinali: https://www.hoover.org/research/skeptical-look-market-failure, July 13, 2023,

* David Henderson Monterey/California’daki Deniz Lisansüstü Okulunda iktisat profesörü ve Hoover Institution’da araştırmacıdır. The Concise Encyclopedia of Economics’in (2007) editörü,  The Joy of Freedom: An Economist’s Odyssey ‘nin (2001) yazarı ve Making Great Decisions in Business and Life’ın (2006) ortak yazarıdır.

Shares:

Okumaya Devam Edin