BlogYayınlar

Doğalgazdan Arınmanın Çevresel, İklimsel ve Jeopolitik Etkilerine Liberal Bakış

Birçok ülkenin kaderini belirleyen, yemeklerimizden ısınmamıza, endüstriden madenlere kadar her yerde yaygın kullanılan bir kaynak düşünün. Hayatımızın bu denli içinde olan belki de yegane şey doğalgazdır. En az petrol kadar zahmetli bir biçimde oluşan doğalgaz, oluşması kadar zahmetli olan yönetimi, lojistiği, kullanımı ve ticaretiyle de biliniyor.

Haberleri takip eden her insanın aşina olduğu birkaç kelimeyi ve söz öbeğini hatırlayalım: Türk Akım, Akdeniz’de sondaj, Karadeniz doğalgazı, sabotaj, Avrupa için zorlu kış… Bu makalenin amacı tüm bu söylemlerin varlığının sebebi olan doğalgazı hem çevreci bir biçimde, hem de jeopolitik denklemde incelemek ve doğal gazdan uzaklaşmanın yollarını ayırt etmektir.

Türkiye’de yıllık kullanılan doğalgaz ile ülke içinde üretilen doğalgazı karşılaştırdığımızda karşımıza büyük bir eksi tablosu çıkmaktadır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının verilerine göre 2019’da 474 milyon metreküp üretime karşın 45,3 milyarlık bir tüketim gerçekleşmiştir. Yani Türkiye 2019 yılında kabaca ürettiğinden 95 kat daha fazlasını tüketmiştir. 2022 yılında ise açık iyice derinleşmiştir. 408 milyon m3 doğalgaz üretimi yapılmasına karşın 54,6 milyar m3 doğalgaz ithalatı yapılmıştır. Bu da üretimden 133 kat fazla tüketim yapılması demektir. Bakanlığın aynı başlık altında verdiği verilere göre Türkiye, 544 metreküplük bir üretim potansiyeline sahiptir. Ancak sorulması gereken soru Türkiye’nin ne kadar bağımsız olacağından ziyade, ne kadarına ihtiyacımız olduğudur.

Güncel verilerin oluşturduğu trendler devam ederse Türkiye’nin doğalgaz ihtiyacı her sene az da olsa artacak gibi duruyor. Hiç artmasa dahi Karadeniz’de bulunduğu iddia edilen doğalgaz rezervlerimizin tamamı 2022 yılına eşdeğer 10 yıl boyunca yetecek gibi duruyor. Önemli olan ise bu 10 yıllık süreçte doğalgazdan arınmak.

Doğalgazdan neden uzaklaşmalıyız?

Dünyadaki doğalgaz rezervlerinin neredeyse çeyreğine sahip olan Rusya ve aynı rezervlerin %17.3’üne sahip olan İran, aslında doğalgazdan vazgeçmek için yeterli sebeplerdir. Özellikle Rusya, son yıllarını salt NATO düşmanlığı ve bölgesel/küresel alternatifler üretmek için geçirmiştir.

Varlığını 2022 Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi ile iyice arttıran ambargolar ve uluslararası ticari anlaşmaların askıya alınması, bölgesel hatlarda yaşanan sabotajlar ve gitgide gerginleşen AB-Rusya ilişkileri, Avrupa’ya doğalgaz erişimini iyice zorlaştırdı. Hatta 2022 kışında Avrupa’nın en müreffeh ülkeleri dahi doğalgaz harcamalarına kısıtlamalar, kısıtlamaları aşanlara cezalar getirerek önlemler almak zorunda kaldı. Bu denli kontrol edilebilen ticarete sahip bir maddenin güvenilir olması imkansız ve enerji kaynağı olarak kullanılması gerçekten çok riskli. 

Çoğu endüstride ve konutta yakılması yoluyla kullanıldığı için yüksek sera gazı salınımı yapan doğalgaz, Türkiye’deki konutların %70’inin öncelikli ısınma aracıdır. Konut ısıtmasında hala %20 oranında yüksek kömür kullanımına sahip olan ülkemizde elektrikli ısınma metotları (yerden ısıtma, klima, elektrikli soba vs.) yalnızca %10’luk bir ağırlığa sahip. (Türkiye Nasıl Ve Ne Kadara Isınıyor?, 2021)

Almanya’da elektrik kaynaklı ısınmanın 2020’de yaklaşık %32 olduğunu düşünürsek Türkiye’nin bu konuda önünde çok uzun bir yol var. (Heating 40 Million Homes – the Hurdles to Phasing Out Fossil Fuels in German Basements, 2020)

Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisi Üyesi Alexandria Ocasio-Cortez, 2023 yılının başlarında çok çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu. New York bölgesinde doğalgazla çalışan ocakların yasaklanmasına dair bir yasa planladıklarını, New York’u bir pilot bölge görerek ardından tüm ABD’de bu değişimi sağlayacaklarını açıklayan Ocasio-Cortez, çok ağır tepkilerle karşılaştı.

AOC’ye göre: “Çocukluk çağı astımı ve diğer olumsuz sağlık etkileri, doğalgaz ocaklarından yayılan “iç mekan hava kirleticileri” ile ilişkilendirilmiştir.” Argüman ne kadar yerinde olursa olsun yetersiz, ve aynı zamanda bölge halkından ve federal kapsamda tüm vatandaşlardan beklenen değişim neredeyse imkansızdı. Gelen tepkilerin üzerine açıklamalarını derinleştiren AOC, karbon salınımının azalması ve çocuklara bırakılacak olan gelecek için bu hamlenin gerekli olduğunu savunmaya devam etti.

Genel manada değerlendirildiğinde kendi evinde de doğalgazlı ocak kullanan AOC, haklı bir argümanı savunan başarısız bir siyasetçi niteliğinde değerlendirilebilir. 

Gerek havaya yayılan gazlar ve bu gazların tıbbi olarak kanıtlanmış sağlığa zararlı etkileri olsun gerek enerji bağımsızlığı konusu olsun, dünya -özellikle batı dünyası-, doğalgazdan oldukça muzdariptir. Ancak bir ülkenin vatandaşlarını evdeki tüm sistemlerini sarsacak değişimlere zorlamak pratik ve mantıklı olmadığından, henüz hiçbir ülke bu konuda herhangi bir aksiyon alamamıştır.

Türkiye ise doğalgaz dönüşümünde çok büyük bir koza sahip olmasına rağmen bunu harcayan ülkelerden yalnızca biri. Hemen her şehirde devam eden kentsel dönüşüm, doğalgazdan indüksiyon ocak sistemine; kaloriferli/kombili sistemden yerden ısıtmalı veya klimalı sisteme geçilmesinin artık zamanı gelmiştir. Çünkü doğalgazın Türkiye için her zaman yerli ve erişilebilir olacağının bir garantisi yoktur ancak ülkemiz için elektrik üretimi sabit standartlara sahiptir. Kısacası kimsenin Türkakım Boru Hattı hakkında ne düşündüğüne bakmadan özgür bir enerji sistemine sahip olmanın yolu, konutlarda elektriklileşmeden geçer.

Onlarca deprem bölgesine, çeşitli fay hatlarına ev sahipliği yapan Türkiye’de doğalgaz kullanımı deprem zamanlarında hayatı oldukça zorlaştırmıştır. Gaz patlamaları, zehirlenmeler, su ve toprak kirliliğine neden olan sızıntılar… Bu kadar riskli bir yatırım olan doğalgaz için kutlamalar yapmak ne kadar mantıklı?

Güncel mevzuatta kentsel dönüşümde “doğalgaz” konusunu ilgilendiren tek ölçüt, konuta eklenen ocağın, cama yakın bir yerde olması yönünde olduğundan ve doğalgazla çalışan ocaklar indüksiyon tipi ocaklara kıyasla daha ucuz olduğundan dolayı hemen her zaman projelerde doğalgazlı ocaklar tercih edilmektedir.

Ancak zaten neredeyse her şehrini dönüştüren bir ülke pozisyonundayken elektrikli ısınma ve ocak sistemine geçmeyi başarabiliriz. Bu durum, maddi olarak sağlayacağı refahın haricinde enerjide dışa (özellikle Rusya ve İran’a) bağımlılığı oldukça minimize edecektir.

Belki de AOC’nin istediği gibi bir sert dönüşüm Türkiye’de mümkün olmayacaktır ancak yeni yapılan binalar için doğalgazdan uzaklaşma teşvikleri, uzun vadede devletin kasasına kar kalacaktır. Çünkü Maliye Bakanlığı’nın verilerine göre “2022 yılının ilk 5 ayında mesken doğalgazı yüzde 82, Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerce (KOBİ) kullanılan doğalgaz yüzde 76 oranında sübvanse edildi.” Bu demek oluyor ki eğer konutunuz için bir ay 360 TL doğalgaz faturası ödediyseniz, sizin ödediğiniz tutarın üstüne 1640 TL de “devlet” ödeme yapmaktadır.

Devletin ve dahası mükelleflerin sırtından bu yükü almak, gelecek nesillere daha temiz bir çevre bırakmak ve kamu yararından önce birey sağlığını düşünmek ancak ve ancak liberal teoriler ile yapılabilir.

Doğalgazdaki devlet sübvansiyonunu kaldırarak vatandaşa doğalgazın maddi yükünü direkt olarak göstermek, doğalgazdan uzaklaşmak için en etkili çözümlerden biridir. Çünkü Türkiye’de kamuoyunun algısı genellikle uluslararası dengeler ve iklim sorunlarından ziyade maddiyat noktasında birleşmektedir. 

Unutulmamalıdır ki Türkiye’nin elektrik üretiminin de halen bir kısmı doğalgazdan kaynaklanmaktadır. Türkiye’yi linyit, kömür vb. fosil kaynakları elektrik üretiminden uzaklaştırmadan gerçekleşecek bir dönüşüm yarardan ziyade zarar sağlayacaktır. Çünkü kömür ve biyoyakıt çeşitleri, doğalgazdan da zararlı yakıtlardır.

Sonuç olarak, toplumun bilinçlendirilmesi sonucu hür iradeyle doğalgazdan elektriğe dönüşüm sürecini başlatırken enerjide de yeşil dönüşümü başlatmak, Türkiye’nin geleceğini hem jeopolitik bakımından hem de çevre sorunları bakımından oldukça iyi etkileyecektir.

Yazar: Ekim Atay


Kaynakça

Türkiye Nasıl ve Ne Kadara Isınıyor? (2021). Veri Kaynağı. https://www.verikaynagi.com/genel/turkiye-nasil-ve-ne-kadara-isiniyor/

Heating 40 million homes – the hurdles to phasing out fossil fuels in German basements. (2020, February 18). Clean Energy Wire. https://www.cleanenergywire.org/factsheets/heating-40-million-homes-hurdles-phasing-out-fossil-fuels-german-basements

Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan ‘doğalgaz sübvansiyonu’ açıklaması – PolitikYol.com(2022, October 9). https://www.politikyol.com/hazine-ve-maliye-bakanligindan-dogalgaz-subvansiyonu-aciklamasi/

Shares:

Okumaya Devam Edin

Blog

ÖAD 7. Yıl Konuşması

Kurucularımızdan Prof. Dr. Mustafa Erdoğan'ın Özgürlük Araştırmaları Derneği'nin 7. Kuruluş Yıldönümü vesilesiyle 16 Ekim 2021 tarihinde tarihinde yapılan toplantıda okuduğu konuşma metni: Türkiye’nin kabaca 2011 yılından itibaren toplumsal ve siyasal