Hayatı ve Ardında Bıraktıkları ile Bahaeddin ÖGEL
(23 Nisan 1923 – 7 Mart 1989)

   23 Nisan 1920, M. Kemal Atatürk’ün önderliğinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve Ankara hükümetinin resmen kurulduğu, daha sonraki yıllarda alınan kararla da Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutladığımız Türk tarihi için önemli bir tarih. Her sene bu münasebetle Türk tarihine ve egemenliğine hizmet etmiş olan bütün vatan evlatlarını anmayı milli bir borç biliyoruz.

   Bu tarihte anmamız gereken çok önemli bir diğer isim ise Türk tarihçiliğine ve kültürüne büyük hizmetleri dokunan, İslam Öncesi Türk Tarihi alanının önde gelen isimlerinden rahmetli Bahaeddin Ögel’dir. Böyle önemli bir tarih ile Bahaeddin Ögel’in özdeşleştirilmesi onu her sene daha iyi hatırlayabilmemizin güzel bir yolu olacaktır. Şimdi onu ve çalışmalarını elimden geldiğince tanıtmak istiyorum.

   Bahaeddin Ögel, 23 Nisan 1923 tarihinde Elazığ’ın Çarşı mahallesinde dünyaya geldi. İlk ve Orta okul eğitimini Elazığ’da, lise tahsilini ise Malatya’da tamamladıktan sonra 1940-1941 öğretim yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümüne kaydoldu. Aynı sene Türk tarihçiliğinin önemli bir diğer ismi olan İbrahim Kafesoğlu da bu fakültede Yüksek Lisans eğitimini tamamlamış, ilmi yardımcı olarak görev yapıyordu. Ancak kısa bir süre sonra ikinci askerlik hizmeti için çağrılacak ve oradan da doktorasını yapmak üzere Budapeşte’ye geçecekti. Ögel ise 1945 yılında lisans eğitimini tamamlamış, Erzurum Lisesi’ne öğretmen olarak atanmıştı ve ilim hayatına da çok hızlı bir şekilde giriş yapmıştı. Aynı sene içerisinde Belleten’de, Göktürk Yazıtlarının “Apurım” ları ve “Fu-lin” Problemi ve Sekeller’in Ataları Hakkında (Sikil, Esgil Boyları) adlı iki makalesi yayımlanmıştı. 1947 yılında ise Ülkü Mecmuası’nda Erzurum Tavan İşlemeleri ve Erzurum Evleri adında iki makalesi yayımlandıktan sonra, ilk kitabı olan Erzurum Anıtlarında Eski Altay-Türk Sanatının İzleri adlı çalışmasını kaleme almıştı. İlim hayatına bu hızlı girişi ile dikkatleri üzerine çekmeyi başaran Bahaeddin Ögel IV. Türk Tarih Kongresi’ne davet edildi ve burada İslam’dan Önceki Türk Devletlerinde Timar Sistemi” başlıklı bildirisini sundu. Bu bildiriyle M. Fuad Köprülü’nün dikkatini çekti. Köprülü onu Erzurum’dan Ankara’ya getirtmek amacı ile devreye girdi ve 4 Kasım 1947’de Ankara Hasanoğlu Köy Enstitüsü’nde Tarih öğretmenliğine tayin edilmesini sağladı. Gelgelelim burada yapılan birtakım düzenlemeler ile bazı bölümler kapatılmıştı, bu nedenle dokuz gün sonra tayini iptal edildi. Ögel, 17 Kasım 1947’de görevinden istifa etti. Bu arada DTCF Dergisi’nde Uygurların Menşe Efsanesi adlı makalesi yayımlandı. Bu Ögel’in Uygurlar üzerine yapacağı son çalışma değildi. Daha sonra kaleme alacağı İlk Töles Boyları, Şine Usu yazıtını konu edineceği çalışması ve Uygur Devleti’nin teşekkülü ve yükseliş devrelerini ele aldığı çalışmaları ile bu konuya önemli bir katkı yapacaktır.

   İstifasından yedi ay sonra Ögel, DTCF’de görev yapan W. Eberhard’ın yanında yürüttüğü doktora çalışmasını 23 Haziran 1948 yılında sunduğu Uygur Devleti’nin Kuruluşu adlı teziyle tamamladı. Dört ay sonra 27 Ekim 1948’de aynı fakültede Genel Türk Tarihi kürsüsüne asistan olarak girdi. Aynı sene Belleten’de İlk Töles Boyları Uygur, Ting Ling ve Kao-Che’e’ler, DTCF Dergisi’nde; Türk Efsaneleri Üzerinde İncelemeler, Barthold’un Türkler’de Ölü Gömme Âdetleri Hakkındaki Makalesinin Tenkidi, Çin Kaynaklarına Göre Wu-Sun’lar ve Siyasi Sınırları Hakkında Bazı Problemler, Prof. Alföldi’nin “Türkler’de Çift Krallık” Nazariyesi Hakkında Tenkidi Notlar ve Türk Kılıcının Menşe ve Tekâmülü Hakkında adlı beş makalesi yayımlandı. Görüldüğü üzere Ögel, bu dönemde ağırlıklı olarak Türk kültürü üzerine çalışmalarına devam ediyor, Barthold ve Alföldi gibi yabancı tarihçilerin bazen Türk kültürünü anlayamayarak yanlış çıkarımlar yaptıkları iddiasını öne sürüyordu. Wu-sun’lar ve Tölesler üzerine kaleme aldığı makalesi ile de Orta Asya Türk tarihi hakkındaki çalışmalarını da aynı şekilde yürüttüğü görülüyor.

   Bu yoğun çalışma temposunun ardından 1949 yılında DTCF Dergisi’nde Büyük Hun Devleti’nin Kuruluşundan Önce Kuzey Çin’in Etnolojisi Hakkında adlı makalesi yayımlandı. Burada ilk defa kendisinin Çince’den çevirdiği vesikalardan da bahseden Ögel, MÖ 3. yüzyıldan önceki tarihlerde de Türk kavimlerinin Orta Asya’da yaşadıklarını söyleyerek birçok kavmin detaylı incelemesine girişerek, yerlerini tayin etmeye çalıştı. Nihayetinde de kendi oluşturduğu bir harita ile çalışmasını sonlandırdı. 1950 yılında Türk Ansiklopedisi için Avarlar, At (tarih) ve Attila maddelerini kaleme aldıktan sonra Erzurum bölgesinde söylenilegelen bilmeceleri incelediği çalışması, hocası Eberhard tarafından İngilizceye Riddles from Erzurum adı ile çevrildi ve The Journal of American Folklore adlı dergide yayımlandı. Bu, Ögel’in ilk uluslararası çalışmasıdır. 1951 yılında ise Belleten’de yayımlanan Şine Usu Yazıtının Tarihi Önemi adlı makalesiyle Uygur Kağanı Moyan Çor tarafından dikilen Şine Usu yazıtınının verdiği bilgileri Karabalgasun yazıtı ve Çin kaynaklarıyla karşılaştırmıştır.

   1952 yılında askerlik görevini tamamladı ve ertesi yıl İran’a giderek burada dört ay boyunca araştırmalarda bulundu. Geri dönüşünde kazandığı bir burs ile Almanya’da Hamburg Üniversitesi’nde bir sene eğitim alma hakkı kazandı. Burada Cemal Köprülü tarafından “İran Moğolları (Siyaset, İdare ve Kültür İlhanlılar Devri, 1220-1350)” (1957) adı ile bir eseri Türkçeye kazandırılan Alman şarkiyatçı B. Spuler, dönemin önde gelen Sinologlarından, W. Eberhard’ın da hocası olan O. Franke ve dünyaca tanınan Uygur dili ve tarihi uzmanı, 1935-37 yılları arasında DTCF’de Sinoloji profesörlüğü yapan A. von Gabain gibi dönemin önde gelen Türk tarihi uzmanlarının yanında çalışma fırsatı buldu.

   Geri döndüğünde Kasım 1955 tarihinde Liao Devrinden Önceki Kitanlar adlı tez çalışması ile doçentliğini kazandı. Aynı sene Uygurlar üzerine parçalar halinde yayımlanan çalışmalarının sonuncusu ve tamamlayıcısı olan Uygur Devleti’nin Teşekkülü ve Yükseliş Devri adlı çalışması Belleten’de yayımlanacak, Türk Ansiklopedisi için Türkler’de Biyografya, Bozkurt, Bögü Han-Tegin veya Boku Han ve Börte Çine bölümlerini kaleme alacaktır. Bu dönemde Ankara Üniversitesi’nin İlahiyat Fakültesi’ne ait olan Yıllık Araştırmalar Dergisi’nde Selçuklu Devri Anadolu Ağaç İşçiliği Hakkında Notlar adıyla Selçuklu dönemine dair Türk-İslam sanatı üzerine de bir çalışması olmuştur.

   1957 yılında Belleten’de yayımlanan Doğu Göktürkleri Hakkında Vesikalar ve Notlar adlı makalesini 1756’da Histoire Générale Des Huns, Des Turcs, Des Mogols Et Des Autres Tartares Occidentaux (Hunların, Türklerin, Moğolların ve Daha Sair Batı Tatarlarının Tarih-i Umumisi) adlı eserin yazarı De Guignes’ye ithaf etmişti. De Guignes Çin kaynaklarını kullanarak Orta ve İç Asya’nın tarihini yazan ilk tarihçi ve Sinolog olması sebebiyle dünya çapında bir otorite olarak kabul edilir. Bu eseri ile Türkiye’de de İslam Öncesi Türk Tarihi alanının gelişmesine, Türklerin en eski tarihlerini okuyabilmelerine imkân sağlamıştır. Dönemin Fransızca bilen aydını bu eserden geniş ölçüde faydalanmış, Nihal Atsız dahi Türk Tarihi Üzerinde Toplamalar adını verdiği eserinde De Guignes’yi kaynak kullanarak doğru bir tarihçilik geliştirmiştir. Tarihsel arkaplanı düşüldüğünde Ögel’in bu yaklaşımı büyük bir anlam kazanmaktadır. Aynı sene DTCF Dergisi’nde Eski Orta Asya Kabileleri Hakkında Araştırmalar I. Yüe-çi’ler adlı makalesinde bugün dahi haklarında tam tekmil bir yayın bulunmayan bu kavim hakkında detaylı açıklamalarda bulunmuştur. 1959 yılında Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Bazı Yeni Araştırmaların Tenkidi adlı makalesinde de W. Samolin ve H. W. Haussig’in Avrupa Hunları ve Avarlar üzerine kaleme aldıkları 3 adet makaleyi tenkit etmiştir. Aynı sene Uluslararası Altaistler Kongresi’nde Türkler’in Menşei üzerine bir bildiri sunmuştur.

   Özellikle 1957 yılından itibaren Ögel’in Orta Asya konusunda daha detaylı ve uzmanlık gerektiren çalışmalar yapmaya başladığı gözlemlenebiliyor. Belki de bu alana dair yaptığı çalışmalarda birtakım eksiklikler hissederek bunları kapatmak üzere ilmi bir yolculuk yapma gereği hissetmiş olabilir. Nitekim 1959-61 yılları arasında tekrar Almanya’ya geçecek, burada Central Asiatic Journal dergisinde Ein Tor Nach China im 10. Jahrhundert (10. Yüzyılda Çin’e Açılan Kapı) adında Almanca bir makale kaleme alacak Çin elçisi Wang Yen-Te’nin Türkistan seyahatini konu edinecektir. Oradan Tayvan hükümetinden kazandığı burs ile Taipei’deki National Cheng-Chi Üniversitesi’ne gidecektir. Buradaki çalışmalarını tamamlayarak ilk kitabının üzerinden geçen on beş senelik bir aranın ardından ikinci kitabı, İslamiyetten Önce Türk Kültür Tarihi (Orta Asya Kaynak ve Buluntularına Göre) adı ile T.T.K. tarafından 1962 yılında yayımlanacaktır. Ögel bu eserinde Orta Asya Türk devletleri ağırlıklı olmak üzere Doğu Avrupa Türk Devletleri’ne de yer vererek, bunlara ait arkeolojik malzemeleri listeleyecek ve inceleyecektir. Bu eser arkeolojik buluntuları ön planda tutması sebebiyle oldukça önemlidir.

   1962-63 yılları arasında burada gerekli çalışmalarını tamamladıktan sonra Temmuz 1963’te Japonya’ya geçecek, Burada Taipei’de yayınlanan Sino Turcica, Çingiz Han ve Çin’deki Hanedanın Türk Müşavirleri adlı eseriyle 27 Ocak 1965 tarihinde profesör olacaktır. Bu tarihten sonra uluslararası yayınlarda daha çok yer alacak, çeşitli konferanslarda bildiriler sunacak hatta iki gazetede yazısı yer alacaktır. 1971 tarihli yayınlarının ağırlık noktası ise Selçuklular olmuştur. Toğrıl Bey’in Adı Hakkında ve Selçukluların Gelişi ile Orta Doğu’da Silahlarda Görülen Yenilikler adında iki makale kaleme alacaktır. Yine bu yıl iki önemli kitap kaleme almıştır. Türk Kültürünün Gelişme Çağları adlı eserinde Türklerin toplumsal gelenek ve göreneklerini geniş bir açıdan, bütüncül bir yaklaşımla ele alacaktır. Türk Mitolojisi (Kaynaklar ve Açıklamaları İle Destanlar) adlı iki ciltlik çalışmasında da Türklere ait olan türeyiş destanlarını, totemizm inancını, çeşitli mitolojik ve destansı anlatıları ele almaktadır. Özellikle mitoloji çalışması Türkiye’de bu konuda yapılan ilk geniş kapsamlı eser olması ile dikkat çekmektedir. 1975 yılında Barthold’un Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler adıyla kitaplaşarak yayımlanan DTCF konuşmalarına ön söz yazmış, Barthold’un görüşlerinin kullanılırken dikkatli olunması gerektiğini söylemeyi de ihmal etmemiştir. 1976 yılında Nejat Diyarbekirli’nin Hun Sanatı adlı çalışmasını eleştiren Mustafa Cezar’a ihtar adında bir manifesto yayımlayarak akademisyenler arasında yaymış ve alanda sözü geçen bir kişi olduğunu bu şekilde göstermiş, Diyarbekirli’ye destek olmuştur.

   Nihayetinde 1978 yılında Türk Kültür Tarihine Giriş adlı 9 ciltlik eserinin 5 cildini yayımlamıştır. Aslında 20 cilt olarak yayımlamak istediği bu çalışmada amacına ulaşamamış ve aralıklarla devamını getirmiştir. 1984 yılına kadar bu çalışmasına ara vermiş, 1981 yılında Türkiye’de Asya Hunları üzerine yazılmış olan ilk monografik incelemeyi, Büyük Hun İmparatorluğu Tarihi,’ni 2 cilt şeklinde kaleme almıştır. Ertesi yıl Türk devlet felsefesi üzerine eğilerek Türkler’de Devlet Anlayışı (XIII. Yüzyıl Sonlarına Kadar) adlı çalışmasını kaleme almıştır. Burada Türklerin cihan hakimiyeti, devletin ardında yatan ilahilik anlayışına, Kağan-devlet, kağan-halk ve halk-devlet ikili ilişkilerinin mahiyetine önem vermiştir. Kültür Tarihi’nin altıncı ve yedinci cildini 1984’te sekizinci ve dokuzuncu ciltlerini 1987 yılında yayımlamıştır. Bu arada 22 Ekim 1984 yılında Tarih Bölümü başkanlığına getirilmiş, bir buçuk sene yürüttüğü bu görevden 7 Mayıs 1986 tarihinde istifa etmiştir. Yaklaşık üç sene sonra 7 Mart 1989’da ise tarihinde vefat etmiştir.

   Bahaeddin Ögel kelimenin tam manasıyla bir ömrünü Türk kültürünün aydınlatılmasına ve araştırılmasına adamıştır. Bunu yaparken de siyasi tarih ve bölge tarihi araştırmalarını ihmal etmemiştir aynı derecede bu konular üzerinde de çalışmalar yapmıştır. Ögel’in eski Çincesi çok iyi değildir bu nedenle eserlerinde yaptığı çeviri hataları sonraki kuşaklarca eleştirilmiş, düzeltilmiştir. Yine de Ögel, araştırmalarında uluslararası yayınları hakkıyla takip etmiş hatta katkılarda bulunmuş, tenkit etmeyi ihmal etmemiştir. Büyük Hun İmparatorluğu eseri hala kullanılmaya devam etmektedir. Türk Mitolojisi adlı eseri hala ilk başvurulan çalışmalardandır. Türk Kültür Tarihine Giriş adlı çalışması ise hala bu hacimde ve kapsamda yayımlanmış tek çalışmadır. Bu nedenle İslam Öncesi Türk Tarihi alanının önde gelen nadide ismi Bahaeddin Ögel’i büyük bir rahmet ve minnetle anıyorum.

 

Burak Saman

 

Önceki İçerikÖzgürlük Gündemi Sayi 1
Sonraki İçerikImdada Yetişen Kapitalizm (çeviri)