31 Mart seçimi ülke genelinde AK Parti’yi cezalandıran, CHP ve MHP’yi umutlandıran, İYİ Parti’yi daha fazla çalışmaya yönlendiren, Saadet Partisi’ni belirsizliğe sürükleyen, HDP’ye patinaj yaptıran Sandıkların Efendisinin eşsiz sandık tasarruflarından bir diğeridir. 23 Haziran’da İstanbul’da ortaya çıkan tabloda İmamoğlu’nun seçim zaferi ise, seçmenin devletin tüm kurumlarına ve AK Parti iktidarına “Yeter, Söz Milletindir” şeklinde verilen bir mesajdır. Bu mesajın yazılmasında, YSK’nın evrensel hukuk temeline oturmayan, bize özgü hukuk üzerinden siyaseti tanzim inşasına dayalı kararı, seçmenin bu karar sonucunda İmamoğlu’na dair oluşturduğu mağduriyet algısı AK Parti’nin iktidar politikalarıyla birleşince, çeyrek asır sonra İstanbul’da Büyükşehir Belediye Başkanlığı örneğinde yerel iktidar el değiştirmiştir. Bu sonuç aynı zamanda Acemoğlu ve Robinson’ın da ifade ettiği gibi, son yıllarda popülist otoriter niteliği süratle artan siyasi rejimde demokrasinin nasıl kazanılacağını da göstermiştir. İstanbul seçimleri bir yönüyle de Erdoğan’ın öncüğünde Türkiye siyasetinde son dönemde inşa edilen çaprazlama kesen toplumsal bölünmenin (cross-cutting social cleavage) muhafazakar sacayağında konumlanmış popülizmdeki “sessiz muhafazakar-mütedeyyin çoğunlukla aktif batıcı-seküler azınlık” arasındaki siyasi rekabette kazananın ne geleneksel ideolojik/kültürel sorun ve çatışma boyutlarından beslenme ne de geçmişin seçkinci sol tahayyülüne yaslanma olmadığını göstermiştir. Kazanan; yüzü topluma dönük, ona dokunan, ideolojik özlerini koruyarak, toplumu birleştiren değerlerle, onları hak, hukuk, adalet, yeniden demokrasi, refah kümesinde buluşturan yeni siyaset tahayyülüdür.

Önceki İçerik2018 Yılı Faaliyet Raporu
Sonraki İçerikKazım Berzeg: Liberal Öncü
Tanju Tosun
Siyaset Bilimci, Prof. Dr.