Bugün çevreci fikriyat eko-sosyalizm, eko-anarşizm, eko-feminizm ve eko-liberalizm, yeşil liberalizm, serbest piyasa çevreciliği gibi başlıklar altında farklı gruplar tarafından savunulmaktadır. Kabul etmek gerekir ki, çevreci bakış açısı, liberaller tarafından ortaya çıkışından çok uzun zaman sonraya kadar sistematik olarak ele alınmamıştır. Liberalizmin çevreci hareketle arasına konulan mesafenin farklı sebeplerinden bahsetmek mümkündür. Pek çok kişi bu ikisinin felsefi olarak uyumsuz olduğunu, yani serbest piyasanın felsefi temellerinin ve işleyiş mekanizmalarının, kamusal iyi ve fayda meselesi olarak görülen, bu sebeple daha merkezi bir kontrole ve yaptırıma ihtiyaç duyulduğu varsayılan çevre ile uyumsuz olduğunu düşünmektedir. Kısaca özel ve sosyal maliyetler ile özel ve sosyal faydalar arasındaki farklılığın piyasa başarısızlığına yol açtığı ve bunun hükümet müdahalesini gerektiği iddia edilmektedir. (Pigou’dan aktaran Anderson, Leal, 1998: 111). Bu anlamda kapitalizm, sorunun çözümüne katkı yapmayacağı gibi bizzat sorunun kaynağı olarak görülmektedir.

Bu raporun amacı, liberalizmin çevrenin korunması konusunda, kendi değer ve ilkeleri ile tutarlı bir şekilde nasıl bir noktada konumlanabileceğini ortaya koymak ve bilinen devlet politikalarına serbest piyasanın sunabileceği alternatif bakış açısı ve çözüm önerilerini serbest piyasanın sahip olduğu potansiyeller açısından tartışmaktır. Bu tartışmayı yürütebilmek için öncelikle, iddia edildiği gibi çevrenin en büyük düşmanı ve günahkarı olarak yaftalanan liberalizmin çevreci bakış açısı ile bir karşıtlık içinde olmadığının hatırlatılması gerekmektedir.

Dr. Seval Yaman’ın “Serbest Piyasa Çevreciliği” raporunun tamamına aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Önceki İçerik“VİCDANİ RED” VE ZORUNLU ASKERLİK
Sonraki İçerikEğitimle İlgili Asıl Sorun