İklim değişikliği çağımızın en büyük sorunlarından biridir. Tüm dünya için ortak sorun olan iklim değişikliği, uluslararası ilişkilerin de ana konularındandır. İklim değişikliğiyle mücadele adına devletlerin kendi bölgelerinde yaptıkları, bu küresel krizi çözmek adına yeterli değildir. Devletlerin çeşitli sorunlarla mücadele etmek amacıyla kurmuş oldukları uluslararası organizasyonların, bu küresel krize çözüm bulmak için devletleri bir araya getirerek, çeşitli komisyonlar kurarak, konferanslar düzenleyerek ve sözleşme önerilerinde bulunarak attığı adımlar büyük bir önem arz etmektedir. Bu yazımda uluslararası ilişkiler disiplininin iklim değişikliğine bakışını ve uluslararası organizasyonların tüm insanlığı etkileyen bu soruna getirdiği çözüm önerilerini anlatılacaktır.

Liberal uluslararası ilişkiler perspektifine göre uluslararası organizasyonlar, devletlerarası ve tüm dünyayı etkileyen sorunların çözümü için önemli aktörlerdir. Birinci Dünya Savaşı sonrası kolektif güvenlik amacıyla kurulmaya başlanan uluslararası organizasyonlar, bugün dünyamızı etkileyen birçok soruna çözüm yolu bulmayı hedeflemektedir. 

Bugün birçok uluslararası organizasyon iklim değişikliği ile mücadele ve çevre kirliliğinin yarattığı olumsuz etkileri azaltmak adına adımlar atmakta, programlar hazırlamaktadır. Bu konu hakkında çalışmaları olan tüm organizasyonları ve yaptıklarını bu yazı kapsamında anlatmak, yazının kolay okunurluğu açısından sorun yaratabileceği için yazımda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği’nin iklim değişikliği ve çevre kirliliği ile mücadele adına attıkları adımlar aktarılacaktır.

Birleşmiş Milletler

Birleşmiş Milletler’in iklim değişikliği ile ilgili attığı adımlar düşünüldüğü zaman akla ilk başta Paris İklim Anlaşması gelmektedir. Paris İklim Anlaşması, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında imzalanan bir anlaşmadır. Bu yüzden Paris İklim Anlaşması’nın daha net anlaşılabilmesi için ilk olarak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nden bahsetmek doğru olacaktır. 

BM Çevre Programı ile Dünya Metroloji Örgütü’nün öncülüğünde, iklim değişikliği ve küresel ısınmaya karşı mücadele adına imzalanan ilk anlaşmadır. Sözleşme 1992 yılında Rio Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda imzaya açılmış, 21 Mart 1994 yılında yürürlüğe girmiştir. Çevre kirliliklerinin iklim üzerindeki etkilerini kabul ederek sera gazı oranlarını ve onun çevre üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirmeyi amaçlayan sözleşme, 1997 yılında imzalanan Kyoto Protokol’ünü de içermektedir. Türkiye’de bu sözleşmeye 24 Mayıs 2004 tarihinde 189. Taraf olarak katılmıştır. ( Iklim.Gov.Tr)

Bu sözleşmenin kapsamında imzalanan Paris İklim Anlaşması, iklim değişikliğinin azaltılması ve yapılacakların finansmanın belirlenmesi adına Avrupa Birliği ve 190 devletin imzasıyla yürürlüğe girmiştir. Bugün imzacı sayısının 195 olduğu Paris İklim Anlaşması’nı imzalamayan beş ülke vardır. Bunlar; Eritre, İran, Irak, Libya ve Yemen’dir. Beş ülke içinde en büyük emisyon kaynağına sahip ülke İran’dır. Sözleşmenin başında imzacı olan Amerika Birleşik Devletleri, 2020 yılında sözleşmeden çekilmiş, 2021 yılında sözleşmeye geri dönmüştür. (Iklim.Gov.Tr)

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ni imzalayan devletler her yıl COP Zirvesi adıyla bilinen  “Taraflar Konferansı’’ düzenlemektedirler. Bu konferanslarda imzacı devletler, sözleşmenin nasıl daha uygulanabilir olabileceğini tartışmakta ve iklim krizi ile mücadeleye yönelik çözüm önerileri sunmaktadır. Bu seneki COP Zirvesi’nin önemli başlıklarının kuzey ve güney ülkeleri arasındaki dayanışma ve enerji dönüşümü olacağı Birleşik Arap Emirliği Sözcülüğü tarafından belirtilmiştir. Daha kapsayıcı ve erişilebilir olmak, adaptasyon için Küresel Hedef Koşullarına, adaptasyon finansmanına odaklanmak ve iklim finansmanına ulaşım için daha adil bir yolun tahsis edilmesi gibi konular da bu sene düzenlenecek olan zirvenin öncelikli konuları arasında bulunmaktadır. (Demir, E., & Demir, E, 2023)

Avrupa Birliği

Dünyanın siyasi ve ekonomik açıdan en önemli uluslararası organizasyonlarından biri olan Avrupa Birliği, iklim değişikliği ve çevre kirliliği ile mücadele etmek adına birçok adım atmaktadır. Küresel tehdit olan iklim değişikliğiyle mücadele etmek için birçok hedef koyan Avrupa Birliği, ilk önce Kyoto Protokolüne, sonra da Paris İklim Anlaşmasına taraf olmuştur. 

2030 yılına kadar sera gazı salımını %40 azaltmayı taahhüt eden AB, 2050 yılına kadar da Yeşil Anlaşma (Green Deal) aracılığıyla karbon nötr olma politikasını benimsemiştir. İklim değişikliği ile mücadelenin anahtarlarından birinin sürdürülebilir ekonomiye geçiş olduğunu ifade eden AB, Yeşil Anlaşma ile Yeşil Yeniden Başlama Fonu (Green Deal Invesment Plan)’u ortaya koymuştur. Bu fon ile, kamu ve özel sektörü bir araya getirmeyi ve ikisinin iş birliği içinde amaçlara ulaşmak adına birlikte çalışmasını hedefleyen AB, özel fonların sürece dahil olmasını sağlayıp, sürecin daha sağlıklı işlemesini sağlamak adına mali araçlarını devreye sokarak yaklaşık 1 trilyon Euro’luk yatırım yapılmasını sağlayacaktır. (The European Green Deal, 2021)

İklim değişikliğinin en büyük nedenlerinden birini enerji kullanımı olarak gören AB, yenilenebilir enerjiye geçişi teşvik etmektedir. Güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi, biyokütle, hidroelektrik ve jeotermal enerji gibi birçok yenilenebilir enerji kaynağını teşvik eden AB, yenilenebilir enerji piyasasının rekabetçiliğinin artması gerektiğini savunmaktadır ve teşviklerini bu doğrultuda vermektedir. Yenilenebilir enerjiye geçişin iklim değişikliği ve çevre kirliliği ile mücadele açısından hayati öneminin farkında olan AB, geçişin hızlı sağlanması amacıyla büyük çaplı projeleri teşvik etmeyi öncelemiştir.

Avrupa Birliği’nin iklim değişikliği ve çevre kirliliği ile mücadele adına attığı adımlardan bir diğeri de Sıfır Kirlilik Eylem Planıdır. Çevre kirliliğini ve çevre kirliliği kaynaklı insan sağlığını kötü etkileyen faktörleri azaltmak, iklim değişikliğinden ve çevre kirliğinden etkilenen ekosistemleri korumak amacıyla ortaya konulan Sıfır Kirlilik Eylem Planı, 12 Mayıs 2021 tarihinde Avrupa Komisyonu tarafından kabul edilmiştir. Sanayi ve tarım kaynaklı kirliliğin önlenmesi, hava kirliliğinin azaltılması ve hava kalitesinin arttırılması, su kirliliğinin azaltılması ve temiz su kaynaklarının korunarak hem ekosistemlerin korunması hem de insanların daha temiz suya ulaştırılması hedeflenen konulardandır. 

Planın kapsadığı en önemli konulardan ikisi de plastik kirliliği ve kimyasal madde kullanımının çevreye verdiği zararları azaltmaktır. Üretimin ve hayatın neredeyse her aşamasında bulunan bu maddeler çevre kirliliğini dikkate alınacak miktarda arttırmaktadır. Tek kullanımlık plastik ürün sayısını azaltılmasını ve plastik ürünlerin denizlere atılmasını önlemek adına plan doğrultusunda adımlar atılmaktadır. Bu durum AB’nin benimsediği geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik temalı döngüsel ekonominin de göstergelerinden biridir. Kimyasal madde kullanımının kötü etkilerinin azaltılması için de kimyasal madde kullanımı ve atık yönetimi hakkında yönetmelikler çıkarılıp düzenlemeler yapılmaktadır. AB, bu konunu çevre kirliliğine olan büyük etkisinin farkında olduğu için denetimleri sıkı tutmaktadır. (Zero pollution action plan, 2023)

Avrupa Birliği’nin bu küresel krizle attığı en büyük adımlardan biri de diğer ülkelere finansman ve yardım sağlamaktır. Çevre kirliliğine sebep olan sanayi üretiminin azaltılması, sürdürülebilir ve çevre dostu projelerin ve girişimlerin desteklenmesi adına finansman sağlayan AB, bu yöntemle hem iklim değişikliği ile sadece kendi bölgesinde değil tüm dünya genelinde mücadele ettiğini ve uluslararası organizasyonların bu küresel tehditle mücadelede önemini vurgulamaktadır, hem de dost ülkelerin ekonomilerini geliştirmektedir.

Sonuç

Dünyayı bekleyen en büyük tehditlerden biri olan iklim değişikliği ile mücadele adına uluslararası organizasyonların rolü büyüktür. Bu küresel krizle mücadele etmek adına devletlerin kendi bölgelerinde uyguladıkları politikalar kadar bütün dünyayı kapsayan adımların da atılması hayati önem arz etmektedir. Devletlerin koordine olarak hareket etmesi, iklim değişikliğini önleyecek adımlar atılması adına bir zarurettir ve bu koordinasyonun ana dinamosu uluslararası organizasyonlardır. Bugüne kadar iklim değişikliği ile mücadele adına uluslararası organizasyonlar tarafından veya öncülüğünde birçok adım atılmıştır ve bu atılan adımlara yenilerinin ekleneceği öngörülmektedir.

Yazar: Tuna Tanman


Kaynakça

Iklim.Gov.Tr. (n.d.). Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi – İklim Değişikliği Başkanlığı. https://iklim.gov.tr/bm-iklim-degisikligi-cerceve-sozlesmesi-i-33

Iklim.Gov.Tr. (n.d.-b). Paris Anlaşması – İklim Değişikliği Başkanlığı. https://iklim.gov.tr/paris-anlasmasi-i-34

Demir, E., & Demir, E. (2023, July 5). 2023 İklim Değişikliği Konferansı COP28: Nedir ve Dünyayı Kurtarabilir Mi? | ecording. ecording – ecording | for a more livable world. https://ecording.org/2023-iklim-degisikligi-konferansi/

The European Green Deal. (2021, July 14). European Commission. https://commission.europa.eu/strategy-and-policy/priorities-2019-2024/european-green-deal_en

European Commission, 2023 Financing the green transition: The European Green Deal Investment Plan and Just Transition Mechanism https://ec.europa.eu/regional_policy/en/newsroom/news/2020/01/14-01-2020-financing-the-green-transition-the-european-green-deal-investment-plan-and-just-transition-mechanism

Zero pollution action plan. (2023, October 13). Environment. https://environment.ec.europa.eu/strategy/zero-pollution-action-plan_en

Önceki İçerikRadikal İklim Hareketlerinin Etkinliği: Just Stop Oil Örneği Üzerinden Bir Değerlendirme
Sonraki İçerikProf. Dr. ERGUN ÖZBUDUN’UN ARDINDAN