Devlet artık monarkın mülkü, patrimuanı veya hânesi değil, onun kişiliğinden bağımsız bir kurumsal-hukukî kişiliktir.
Türkçe
2000’li yıllarla birlikte Batı demokrasileri yeni bir tehdit ile karşı karşıya kalmıştır: “popülist otoriteryenizm” veya diğer bir isimlendirme ile “illiberal demokrasi”ler.
Devlete itaat insanlarda genellikle otomatik bir itiyattır.
Sorun, her iki durumda da, farklı varoluşların hangi temel ilkeler altında barış ve adalet içinde bir arada yaşayabilecekleri sorunudur.
Yasaklanan görüşler ortadan kalkmazlar; aksine kendilerini ifade edecek başka yollar bulurlar.
Türkiye bir “liberal öncü”yü, Kâzım Berzeg’i kaybetti. Kendisini rahmet ve minnetle anıyorum.
Özgür toplum bir organizasyon düzeni veya yapma düzen (taxis) değil, kendiliğinden oluşan düzendir (kozmos).
Birbirlerinden çok uzak noktalarda olan insanların birleştikleri zemin liberalizm düşmanlığından ziyade ülkedeki liberallere duyulan öfke olabilir.
İnsanların düşünmeye, dünya ve hayat karşısında tutum almaya ilişkin bu ve benzeri eğilim ve alışkanlıkları değişmediği sürece klasik liberal öğretinin herhangi bir ülkede kamu siyasetlerine tamamen hâkim olma şansı yok
Devletin sorunun çözümünde neden şirket batırma dışındaki alternatifleri değerlendirmediği önemli bir sorudur.