Özgürlük Araştırmaları Derneği tarafından, National Endowment for Democracy ve Friedrich Naumann Vakfı- Türkiye Ofisi’nin desteğiyle birlikte beş ana kurum/yapıda mevcut sorunların tanımlanması ve somutlaştırılması amacıyla “Türkiye’de Yapısal Reformlar Projesi” başlatıldı.
Yayınlar
Türkiye toplumunun bugün en çok ihtiyaç duyduğu şey geleceğe umutla ve güvenle bakabilmektir, oysa ülkemizin son on yıldır içinde bulunduğu şartlar umuttan çok umutsuzluk üretiyor. O kadar ki, normal olarak
Ülkemizin yakın gelecekteki kaderini belirleyecek olan çifte seçime bir aydan az kaldı. Seçim kampanyasının ateşi henüz alışıldık ölçüde yükselmediyse de, dengeler seçim sonuçları hakkında öngörülerde bulunmak için yeterince oturmuş gibi.
"Türkiye'de Yapısal Reformlar" projesi kapsamında belirlediğimiz reform alanlarından biri olan "Yasama" konusunda Prof. Dr. Ömer Faruk Gençkaya tarafından hazırlanan "Kaliteli Bir Yasamanın ve Etkili Bir Yasanın Aracı Olarak Yasama Sonrası
Malum, toplumsal ve siyasal teorinin olduğu kadar kamu politikaları gündeminin de son on yıllardaki gözde konularından biri kültürel çeşitlilik ve farklılık olmuştur. ‘’Kimlik politikaları’’ da esas olarak bu baskın ilginin
Editörden, Genel seçimlere birbuçuk ay kala Türkiye siyasetinin ne durumda bulunduğu hakkında belki de en doğru değerlendirmeyi Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) son kararına bakarak verebiliriz. YSK bu kararıyla Cumhurbaşkanı Tayyip
Özgürlükle ahlâk arasında zorunlu bir ilişki vardır. Bu bir karşılıklılık ilişkisi, yani hem özgürlükten ahlâka, hem de ahlâktan özgürlüğe giden bir ilişki olmakla beraber, bu ilişkide asıl belirleyici ve zorunlu
‘’Gelişmiş’’ bir ülke olmak iktisadî kalkınmayla ilgili olmakla beraber, genellikle sanıldığının aksine, ondan ibaret değildir. Öyle olmadığı, ülkelerin gelişmişlik karşılaştırılmasında sadece ekonomik kalkınma düzeyine bakmakla yetinilmeyip ‘’insanî gelişme’’, ‘’özgürlük ve
Mill, statüko savunucularının geleneksel kurumları devam ettirme isteklerini motive eden çıkarcı bir tembellikten muzdarip olduklarını belirtir. Bu tembellik kendini en açık şekilde bir hayal gücü eksikliği olarak dışa vurur. Mill
Editörden, Seçim ‘’sath-ı maili’’ne girilmesiyle birlikte siyasî partilerin iktidar yarışında izleyecekleri stratejiler ve seçim kampanyalarının alacağı şekil belirginleşmeye başladı. İktidar-muhalefet ilişkileri gerilimini korurken, siyasî partiler ve blokların arasında ve her