Geçenlerde facebook sayfamda Amerikalı müteveffa iktisat Profesörü Walter Williams’tan şu alıntıyı paylaşmış ama herkesçe doğru anlaşıldığından emin olamamıştım: ''Yoksulluk bir sır değildir; o tarih boyunca dünyanın çoğu yerinde insanın standart
Yayınlar
Geçen Pazar günü yapılan yerel seçimlerin ortaya çıkardığı siyasî manzara malum: Türkiye genelindeki performansları bakımından Cumhuriyet Halk Partisi %38 oy oranıyla birinci sıraya yükselirken, İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi %35.5’lik
Türkiye bir seçimi daha geride bıraktı. CHP’nin sürpriz bir yükseliş yaptığı, AKP’nin birçok şehir ve ilçeyi kaybettiği ve tarihinde ilk kez ülke genelinde ikinci parti konumuna geldiği bu yerel seçimler
Bugün Türkiye’de seçim var. Bu bir mahallî seçim olmasına rağmen ülke aşağı yukarı üç aydır bir genel seçim havası yaşıyor. Oysa yurttaşlar bugün milletvekillerini veya cumhurbaşkanını seçmek için değil, yerel
Editör’den, Önümüzdeki 31 Mart’ta yapılacak olan yerel seçimlere bir hafta kala siyasî partiler, daha doğrusu iktidar partileriyle ana muhalefet partisi arasındaki rekabet iyice kızışmış bulunuyor. Ama seçim ateşi en çok
Bizim gençliğimizde, kabaca 70’li yıllarda yani, milliyetçi-muhafazakâr kesimlerin siyasî hedeflerinin ve sloganlarının merkezinde ‘’antikomünizm’’ yer alıyordu. Bir kişi veya grubu ‘’komünist’’ olarak yaftaladınız mı bütün sağcılar başkaca bir kanıt aramaksızın
Şu müessif gerçeği artık kabul edelim: Türkiye’de toplumun çoğunluğunun zihin dünyasında ‘’hak’’ fikrinin yeri yoktur. Oysa hak fikri ‘’bireysel egemenlik’’ düşüncesiyle ve kişinin kendisini ahlâkî özne olarak kavramasıyla yakından ilişkilidir.
Editör’den, AKP iktidarının 2017 Anayasa değişikliğiyle getirdiği otoriter başkanlık sisteminin liberal-demokratik bir sistem için uygun bir çerçeve oluşturmadığı ve ayrıca bunun Türkiye’nin parlamenter hükümet sistemi geleneğiyle de uyuşmadığı baştan beri
© Freedom House, Freedom in the World 2024, Map Özgürlük Araştırmaları Derneği'nin uluslararası partnerlerinden ABD merkezli düşünce kuruluşu Freedom House, özgürlükler alanında global ölçekteki yıllık raporu Freedom in the World
Kabaca 2011 yılından itibaren ülkemizin hemen hemen her bakımdan bir gerileme sürecine girdiği ve 2017’de yapılan otoriter başkanlıkçı Anayasa revizyonunun 2018 yazında yürürlüğe girmesinden sonra bu sürecin daha da hızlandığı