1946 seçimlerinden bugüne tek bir farkla: Seçmenin iradesine, özellikle İstanbul’da “Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu…” diyen siyasi iktidarın öncülüğünde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığında kazananın kim olduğuna dair
Rapor
2013 yılından bu yana, basın özgürlüğü konusu Türkiye’nin kötüye giden demokratikleşme performansının en önemli göstergelerinden birisi oldu.
Büyüme oranı ile iktisadi özgürlükler ve uluslararası ticaret serbestisi arasındaki ilişki dikkate alındığında, politika yapıcılarının indeks kapsamında yer alan değişkenler veya bu değişkenleri doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen diğer politika
Seçim sisteminde özellikle yüzde 10’luk ulusal baraj uygulamasının varlığı büyük partiler lehine işlerken, 1982 Anayasası ve seçim kanununda ifadesini bulan temsilde adalet ilkesi ve bu çerçevede siyasal özgürlük prensibi zedelenmiştir.
Türkiye’de elektrik ve elektronik haberleşme piyasalarındaki dönüşüm, serbest piyasanın temel özelliklerini yerleştirmiştir. Ancak, dönüşüm, her iki sektördeki etkinsizlikleri azaltmada yeteri kadar başarılı olamamıştır.
“Medenî” bir toplumsal-siyasal örgütlenmenin temel sütunlarından birinin “hukukun üstünlüğü” olması nedeniyle, Türkiye, sadece söz konusu temel iddiasıyla tutarlı olmak için değil, kendi içinde medenî-insanî bir düzen kurabilmek için de hukukun
Bu çalışmanın amacı, 7 Haziran 2015 genel seçimleriyle beraber, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 13 yıl süren tek parti iktidarının son bulduğu ve yeni bir siyasal bağlamın ortaya çıktığı düşünüldüğünde, basın
Türkiye parti sistemindeki oynaklıkla ilgili yapılan çalışmalarda Batı Avrupa demokrasileriyle karşılaştırıldığında oynaklığın daha yüksek olması dikkate değerdir. Bunun temel nedeni partilerin dışsal etkenlerle kurumsallaşamamalarıdır