İklim Değişikliği ve Tarımın Karşılaştığı Zorluklar

Tarım sektörü, iklim değişikliğinden en çok etkilenen sektörlerden biri. Yüksek sıcaklık ve kuraklık, bitkilerin su kaynaklarına olan ihtiyacını artırarak tarım alanlarında verimlilik kayıplarına neden olurken bir diğer yandan içinde zararlı organizmaların da bulunduğu canlıların dağınık göçü, iklim değişikliğinden etkilenen bölgelerde tarım için zor bir gelecek yaratmaktadır.

Örneğin, 2002 – 2013 yılları arasında %229 oranında devasa bir büyümeye sahip olan California’nın tarımsal ihracatı, 2013 yılından 2019 yılına kadar yalnızca %0.74’lük bir büyüme sağlayabilmiştir. Kuraklık dalgasının yavaş yavaş alçak enlemlerin kuzeyinden orta enlemlerin güneyine doğru ulaşması ABD’nin California eyaletindeki tarım üreticilerini gitgide daha zor duruma sokacak gibi duruyor. (Statista, 2023)

Daha önceden aşırı yağışlara tanık olmamış coğrafyalar sel ve taşkınlarla karşılaşmakta, dolayısıyla tarım arazilerini harap etmektedir. İklim değişikliği yalnızca sel değil, birçok doğal afetin de etkisini daha çok hissettirmesine neden olmuştur. Örneğin, yine alçak enlemlerden orta enlemlere ilerleyen kuraklık dalgaları sebebiyle Avustralya gibi ülkeler önceden karşılaşmadıkları kadar büyük orman yangınlarıyla boğuşmaktadır. Veya ABD’nin Louisiana eyaletinde meydana gelen ve yüzlerce kişinin ölümüne sebep olan Katrina Kasırgası’na dair raporlar suyun sıcaklığındaki artışın, kasırganın daha hızlı gelişmesine ve daha büyük zararlar vermesine neden olduğunu kanıtlamaktadır. (Mersereau, 2023)

Liberal Politikaların Tarım Sektöründe Rolü

İklim değişikliğinin tarıma etkisini yumuşatmada liberal politikaların potansiyel etkilerine değinmeden önce liberal politikaların tarım üzerindeki genel rolünü değerlendirmek gerekir.

Liberal ekonominin olmazsa olmazı rekabet ortamıdır. Serbest piyasa, tarım sektöründe rekabeti artırarak kaliteyi yükseltir ve fiyatları dengeler. Rekabetin artması, çiftçileri daha verimli olmaya teşvik edecektir. Kaliteli ürünlerin yüksek fiyattan alıcı bulması ve ihracat söz konusu olduğunda bir ülkenin tarım kalitesinin marka haline gelmesi serbest piyasanın en büyük avantajlarındandır. Türkiye için fındık ve çay, bu örneğe uygundur. Dünyanın en çok tüketilen firmaları özellikle fındık konusunda Türkiye’yi tercih etmektedir. 

Serbest piyasa, tarım ürünlerinin fiyatlarını arz ve talep dengelerine göre ayarlar. Bu durum, çiftçilere daha öngörülebilir bir ticaret ortamı sağlamaktadır. Üretilen ürünün kaliteli olması talebi arttıracaktır ve böylece çiftçilere zirai AR-GE imkanı oluşmaktadır. 

Liberal ekonomik yaklaşım AR-GE’yi ödüllendirir. Liberal politikalar, tarım sektöründeki teknolojik yenilikleri teşvik eder. Yüksek verimli tohumlar, sulama teknikleri ve haşeratlarla mücadelede kullanılan yeni yöntemler tarımdaki verimliliğin anahtarıdır. Liberal bir devlet, üretici birliklerine fırsat veren, olabildiğince bireysel yaklaşan, bölgenin tarım alanlarının en iyi kullanımını yine bölge halkının anlayacağından emin olan devlettir.

Özellikle gelişmekte olan ülkelerin nüfusu yoğun bir iç göçe ve meslek grupları arasında düzensiz bir geçişe maruz kalabilir. Bu durum elbette kırsaldan kente göç biçiminde gerçekleşir ve gelişmekte olan ülkenin nüfusu, tarımdan uzaklaşarak hizmet sektörüne yönelir. Bu konuda verilebilecek en iyi örneklerden birisi 1950’lerde başlayan ve 1960’larda yoğunlaşan Türkiye’deki iç göç olgusudur. Bu düzensiz göç hareketinin sonucunda milyonlar özellikle İstanbul gibi büyük kentlere akın etmiş, büyük bir kısmı tarım alanlarını arkasında bırakmıştır. Serbestleşen ekonomi, hizmet sektörünün gelişimine katkıda bulunmuşsa da, tarımı ister istemez gölgede bırakmıştır.

“Türkiye’de yaşanan hızlı nüfus artışı ve bu artışa paralel olarak tarım kesiminde hızlı bir mekanizasyona gidilmesi, kırsal kesimde daha önceden var olan dengenin bozulmasına ve yapısal dönüşümün başlamasına sebep olmuştur.” (Altuntepe, M., 2008)

Bu yapısal dönüşümün ve kimi yerlerdeki iklimsel değişikliğin arkasında bıraktığı tarımsal eksiklik halen doldurulamamıştır. Devletin burada yapması gereken Anadolu’daki tarım bölgelerinde vergi indirimleri, ihracat teşvikleri ve zirai tespit çalışmalarından fazlası değildir.

Tarımsal Sürdürülebilirlik

Dünya genelinde tarımsal üretimin artış hızı, dünya nüfusunun artış hızına yetişemiyor. Bu problem şu an için pek bir anlam ifade etmese de gelecek elli yılın en büyük sorunlarından biri olarak karşımıza çıkması muhtemeldir.

Tarımın sürdürülebilir olması için çeşitli metotlar mevcut. Bunlardan birisi organik tarıma dönmek. Araştırmalara göre organik tarımdan uzaklaşılan, yani ilaçlama ve suni gübreleme yapılan yerlerde toprak verimi gitgide azalıyor. İleride artacak olan küresel nüfusu doyurmak için gübreli ve ilaçlı bitkiler/topraklar yetersiz kalabilir. Henüz yol yakınken tarım alanlarını genişleterek organik tarıma dönmek bir seçenek.

Bir diğer seçeneğimiz ise susuz, dikey ve topraksız tarım çeşitlerini de içinde barındıran Tarım 4.0. 

“Tarım 4.0, ihtiyaç duyulan girdi miktarını (gübreler ve bitki sağlığı ürünleri) azaltır ve aynı zamanda daha fazla hassasiyet sayesinde mekanizasyon yüklerini azaltmak için hareketi optimize eder. Bu teknolojiler, çiftlik gelirinin düşüş eğilimi gösterdiği, ortalama nüfusun geliri altında olduğu ve yüksek oranda bağımlı olduğu bir zamanda çiftlikleri daha ekonomik hale getirerek çiftlik maliyetlerini azaltmaya yardımcı olmaktadır.” (Kırca, 2019)

Tarım 4.0’ın getireceği yenilikleri reddetmek, yalnızca felaketle sonuçlanacak gibi gözüküyor.

Bir diğer yandan İsviçre’de hayata geçen bir projeden bahsetmekte fayda var. İsviçreli bir çevreci mühendis, geliştirdiği cihaz vasıtasıyla havaya salınan karbondioksiti yakalayıp, ayrıştırıp çevredeki seralara ihtiyaç duydukları miktarı satarak hava kirliliğini azaltmayı ve havaya salınan sera gazlarını verimli kullanmayı başardı. Bu teknoloji ileride kendini ne kadar gösterir bilemeyiz ancak bu gibi projelerin ileride yaygınlaşacağını tahmin etmek zor değil.

Tarım Sektörünün Sorunlarına Liberal Çözümler

Yukarıda da bahsedildiği üzere tarım sektörü AR-GE’den, yeniliklerden, küreselleşmeden kaçtığı mühletçe kan kaybetmeye mahkum. Neyse ki gelişmiş ülkelerin tarım sektörüne çözüm üretecek fırsatı ellerinde.

Kimi ülke yeteri kadar üzerine eğilmese de tarım, herhangi bir resmi kurum tarafından üzerine fazlasıyla düşülmeden kendi piyasasını yaratabilen, kendini yenileyebilen bir alan. Hollanda, küçük yüzölçümüne sahip coğrafyasına  rağmen bu konuda örnek alınabilecek ülkelerden biri. Küresel iklim değişikliğinden derin bir biçimde etkilenen ülkelerden biri olmasına rağmen Hollanda’da önümüzdeki yıllarda tarımsal bir üretim kaybı yaşanması beklenmiyor. Bütünüyle bir liberal ekonomi örneği olarak verilebilecek tarım politikalarına sahip olan Hollanda’nın başardığını diğer ülkelerin de başarabileceği bariz.

Liberalizm, rekabet ettiği sol ekonomik yaklaşıma kıyasla orta – uzun vade planlar yapmaya daha elverişlidir ve aslında tarım sektörünün de şu anda en çok ihtiyaç duyduğu unsur, bu vadelerde değerlendirilmektir.

Sonuç olarak, iklim değişikliği ve tarım, günümüz dünyasında birbirinden ayrı düşünülemeyecek kadar yakın ilişkili iki kavramdır. Tarım, iklim değişikliğinden kaynaklanan çeşitli faktörler nedeniyle büyük zorluklarla karşı karşıya ve bu zorlukların üstesinden gelebilmek için, tarım sektöründe sürdürülebilirliği sağlamak kritik bir öneme sahip.

Liberal politikalar, tarım sektöründe sürdürülebilirliği artırmak ve iklim değişikliğiyle mücadelede çözüm yolları sunmak için güçlü bir araç olarak görülmelidir. Serbest piyasa ekonomisi, rekabeti artırarak kaliteyi yükseltir ve tarım ürünlerinin fiyatlarını arz-talep dengesine göre ayarlar. Aynı zamanda, liberal politikalar AR-GE’yi teşvik eder, yeni ve sürdürülebilir tarım teknolojileri ve yöntemleri geliştirmeye olanak tanır.

Tarım 4.0 gibi yeni teknolojiler ve organik tarım gibi yenilikçi yaklaşımlar, gelecekte tarımın sürdürülebilirliğini sağlamak için umut vaat eden çözümler sunmaktadır. Bu yenilikler, tarım sektöründe verimliliği artırabilir, su ve enerji tasarrufu sağlayabilir ve doğal kaynakları daha uzun vadeli bir şekilde kullanmamıza olanak tanır.

Yazar: Ekim Atay

Kaynakça

Statista. (2023, June 2). California’s agricultural export values 2002-2019. https://www.statista.com/statistics/312628/california-s-agricultural-export-values/

Mersereau, D. (2023, August 25). How hot water fuels the world’s most powerful hurricanes. The Weather Network. https://www.theweathernetwork.com/en/news/science/explainers/how-hot-water-fuels-the-worlds-most-powerful-hurricanes

Altuntepe, M. (2008). Türkiye’de Kentsel Alanlara Göç Edenlerin Kent ve Çalışma Hayatına Uyum Durumları: Bir Alan Araştırması. Yaşar Üniversitesi E-Dergisi, 3(11).

Kırca, L. (2019). Tarım 4.0 nedir? Tarıma ne gibi yenilikler getirecek? https://www.populertarim.com/tarim-4-0-nedir-tarima-ne-gibi-yenilikler-getirecek

Önceki İçerikÖzgürlük Gündemi Sayı 53
Sonraki İçerikKORKU, DİN VE ERDEM