Bu yazıda, Türkiye’de AKP iktidarları döneminde devlet ve sivil toplum ilişkisinin temel duraklarından bir tanesi olan çıkar siyaseti, devlet ve sendikalar özelinde tartışmaya açılacaktır. Öncelikle, sendikaların endüstriyel ilişkiler içerisindeki piyasa aktörü konumuna ek olarak, örgütlü sivil toplum kuruluşları ve siyasal süreçlerde etkin rol oynayabilen politik aktörler olduğu vurgulanacaktır. Ardından, sendikaların devlet ile ilişkilerinde endüstriyel ve siyasal alanlar arasındaki politik mübadelenin AKP iktidarları döneminde ayrıcalıklı ve eşitsiz bir çıkar siyasetine dönüştüğünün altı çizilecektir. Son olarak, politik mübadelenin ve eşitsiz çıkar siyasetinin devlet ve piyasa arasındaki çizgiyi muğlaklaştırdığı ve nitekim bu durumun, sivil toplumu devlet müdahalelerine karşı kırılgan hale getirdiği savunulacaktır.
Türkiye’de Örgütlü Çıkar Siyaseti, Sendikalar ve Sivil Toplum
Sendikal oluşumların zayıflatılması, sivil toplumun zayıflatılması ve gereğinden fazla politize olması, sivil toplumdan gelen farklı politik taleplerin alanının daralmasına yol açmaktadır.
Posted ByYunus Furkan Arıcan
2015 yilinda lisans derecesini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünden alan Yunus Furkan Arican, 2017 yilinda Bogaziçi Üniversitesi Sosyal Politika bölümünden yüksek lisans mezunu olmustur. Yüksek lisans tezi “The Contesting Roles of The Trade Union Confederation Hak-Is: Class and Political Identities” olan Arican 2017 yilinda Central European University Siyaset Bilimi yüksek lisans programini kazanmistir. Arican, 2018 yilindan itibaren European University Institute bunyesinde “Neoliberalism in Hard Times: Comparative Responses of Turkey and Hungary to the 2008 Financial Crisis” isimli doktora calismalarini surdurmektedir.
Okumaya Devam Edin
15 Temmuz darbesi, o güne dek “cemaat tehlikesi”ni görememiş ya da en azından bunun boyutunu kestirememiş liberaller için (ki kendimi ikinci kategoriye koyuyorum) bir öz eleştiri ve bir “yeniden durum
Virüsle mücadele amacına yönelik tedbirlerin alınması yolundaki toplumsal uzlaşma hukukilikle ilgili kaygıların üzerini örtmemelidir. Unutulmamalıdır ki hukuk devletinden verilen her ödün salgın hastalıklar kadar tehlikeli olabilir.
Demokrasi Aristoteles için kötü rejimler arasında yer almaktadır. Ona göre, demokrasi demos’un yani, yoksul çoğunluğun, özellikle zengin mülk sahiplerinin aleyhine olan “sınırlanmamış” yönetimidir.